Bence bu ayın en ilginç haberlerinden biri de buydu. Toplum olarak kimlere ve neye prim verdiğimize örnek olarak iyi bir seçim.
Okyanus Operasyonu (*)
kapsamında 5.5 ay tutuklu kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, Konya'nın Ereğli ilçesinde 300'e yakın öğrenci ve üniversite öğretim üyesi tarafından davul-zurnayla karşılandı. Burada bir konuşma yapan Rektör Okudan, Nâzım Hikmet'ten ‘Yürümek’ adlı şiiri okudu.
Tahliye olduktan sonra makam aracıyla konvoy halinde Adana'dan haraket eden Süleyman Okudan, Konya-Ereğli girişindeki Demireller Dinlenme Tesisleri'nde yaklaşık 300 kişilik bir grup tarafından karşılandı. Gece 01:00 sularında dinlenme tesislerine gelen rektör için davul zurna eşliğinde 4 kurban kesildi. Öğrenciler; " İşte rektör, işte öğrenci!", "Çağdaş rektör, özgür üniversite!", "Gelişen, geliştiren üniversite sizinle!", "Ereğli seninle gurur duyuyor!", "Öğrencilerin babası Hoş geldiniz", "Dualarımız seninle" şeklinde sloganlar atıp pankartlar açtı.
Alnına kurban kanı sürülen ve herkese teşekkür ederek konuşmasına başlayan Rektör Okudan, Nâzım'ın bir şiirini okudu ve şunları söyledi: "Yüce Türk adaletine hep güvendim. Ben kimseye bir şey demiyorum. Tarih yazacaktır. Zamana bırakıyorum. Doğruların önüne kimse geçemez."
Karşılama töreninden ayrıldıktan sonra Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nin yanında bulunan lojmanlara gelen Süleyman Okudan burada da alkışlarla karşılandı. Herkesle tek tek selamlaşan Okudan'a "avukatının basın açıklaması yapıp yapmayacağı" sorulunca,
"İbne bir gazeteci var. Önce neler yazmış bakalım. Bunu okuyup bakıp değerlendireceğiz" dedi.
Tahliye olan Rektör Okudan için 4 kurban kesildi - Radikal, 9 Mayıs 2009
234 sanıklı Okyanus'ta yargılama başladı - Hürriyet, 4 Mayıs 2009
Gözaltına alınanlar arasında SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) Başmüfettişliği yaptığı dönemde ihalelere giren rakip firmalar hakkında Okyanus şirketlerine bilgi sızdırdığı, grubun SSK ile ilgili işlemlerini takip ettiği ileri sürülen, Atatürkçü Düşünce Derneği Konya Şube Başkanı Arif Aytürk de bulunuyor. Ayrıca Aytürk çıkar amaçlı çete kurmak, sahtecilik ve yolsuzlukla da suçlanıyor.
** Süleyman Okudan'ın evinde yapılan aramalarda 600 bin dolar (eskinin parasıyla 1 trilyon küsür TL) kadar para bulundu. Okudan, "Şahsi param" dedi ve gülümsedi.
*** "Selçuk Üniversitesi rektörü. Rezil durumdaki üniversiteyi iki senede adam eden büyük insan" demiş Ekşi Sözlük'te biri (recep124). Bir başkası da (kafasiguzel) "2003ten beri rektör olduğu Selçuk Üniversitesi'ne çok şey kattığı su götürmez bir gerçektir. Kampüsteki tüm sağ sol olaylarını bitirmiş, üniversiteyi gözle görülür birşekilde güzelleştirmiş, demokratik ve okunabilen biryer haline getirmiştir" demiş. Yani konuya uzaktan bakan biri olarak böyle diyenler de var, bilinsin diye yazıyorum buraya.
**** Yolsuzlukların üzerine gitmesiyle ses getiren CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu, nedense bu ve benzeri üniversite yolsuzluk olaylarında sus pus olmayı ve görmezden gelmeyi tercih ediyor. İşin içinde "Atatürkçü Düşünce Derneği" isminin geçmesi bile bunun için yeterli sanki.
Bir taraf Deniz Feneri'ni koruyor, diğer taraf Atatürkçü Düşünce Derneği'ni... Böyle böyle oyulup gidiyoruz. Siyaset adeta toplumun damarlarına işlemiş. Yapı itibariyle zaten kirli bir şey olduğundan, ona bulaştıkça daha da çok pisliğe batıyoruz.
-------------------------------------------------------------------------------
EDIT - Aralık 2017:
Selçuk Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, bir süre önce beraat ettiği, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyelerince 2008'de açılan OKYANUS Davası'na ilişkin; "Bizleri yargılayan mahkeme heyeti, alıp götüren polisler ve şube müdürleri dahil hepsinin FETÖ/PDY'ye mensup oldukları tespit edilmiş ve yargılama süreci devam etmektedir" dedi. Okudan, zamanında örgüte karşı çıktığı için cezalandırılmaya çalışıldığını söyledi:
"Örgüte ait olduğu için kapatılan eski Mevlana Üniversitesi'ne verilen arazi
o dönemde hep konuşuldu. Bu arazi daha önceden bir otele verilmiş, sözleşmesine de 'Arsa turizm haricinde başka bir şekilde kullanılamaz' ibaresi yazılmış. Bir gün öğrendik ki otelin sahipleri araziyi Mevlana Üniversitesi yöneticilerine vermiş. Bunu duyunca ihtarname çekip 'Araziyi veremezsiniz' dedik. Araya defalarca adam koydular. Bunlara rağmen elimizdeki sözleşmeye uymadığı için vermedik. Bu sebeple beni mahkemeye verdiler.
Bu örgüt benden o kadar nefret etmişti ki, Okyanus kumpasından önce beni Ergenekon'dan içeri almaya kalktılar. Daha sonra 'pantolon olmadı gömlek verelim' misali bu davaya dahil ettiler."
Kendi insanı ve Meclisine bomba atacak kadar ileri gidebilecek bir örgütle karşı karşıya olduklarını dile getiren Okudan, şöyle devam etti:
"Bugün bazı şeyler çok daha net görülebiliyor. Bu örgüt artık kumpasları
o kadar büyüttü ki uluslararası düzeye taşıdı. ABD'de devam eden dava, Türkiye'den kaçan insanların oluşturduğu kumpaslar ortada. El ele vererek bunların üstesinden gelmek zorundayız. Türkiye'nin büyüyüp gelişmesi birçok kesimi rahatsız ediyor. Dolayısıyla bu olay sadece Rıza Sarraf davası değil, Türkiye'ye karşı oluşturulan ortak cepheden meydana geliyor."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder