3 Mayıs 2020 Pazar

  Hristiyan ve Azınlık alerjisi


Türkiye'de büyük bir HAÇ ve Hristiyan nefreti var. Ne kadar ilginç ki bir zamanlar Hristiyanlığın doğduğu bu topraklar, hem doğuşunda hem de son yüzyıllarda en büyük Hristiyan katliamlarına sahne oldu. Hâlâ daha kan görmek isteyenler olmalı ki, şu ibret dolu Korona virüs salgın dönemlerinde dahi,  rahat-sıcak-sağlıkla evlerinde otururken bile, mevcut boş zamanlarında Hristiyanlara karşı nefret söylemi ve durmadan parmakla gösterme, parmak sallama ve tehdit dolu paylaşımlar yapmayı ihmal etmeyenler var. Hristiyan mezarlıklarına saldıran vandallar var.

Aslında hiçbir bilgi sahibi olmadığı İnciller konusunda ve "İznik Konsili" gibi çetrefilli konularda paragraflarca baştan aşağı yanlış bilgilerle dolu paylaşımlar yapanları hadi bir kenara koyduk diyelim. Neymiş, "Türkiye'deki seküler politikalar insanları Hristiyan yapıyor"muş! Geçenlerde Facebook'ta biri yumurtlamıştı bunu.

Seküler normlarda yaşamak isteyen kişilerin Hinduizm, Yoga, spiritüelizm, ruhçuluk, ateizm, deizm gibi akımlara kaydığı söylense hadi gene bir gerçeklik noktası olur. Ama seküler kişi Hristiyan olmaz, olamaz. Hayatını Tanrı'nın kurallarına ve bakış açısına göre şekillendirmek istemeyen bir kimsenin İbrânî dinlerle işi olmaz zaten. Saçma sapan hiçbir şey bilmeden oturduğu yerden kin ve nefret pompalayanlar var. İrinleri hiç bitmiyor, kendi kendini hep rejenere ederek pislik oluşturmaya devam ediyor. Bu sebeple karşılıklı düşmanlıklar ve hizipler hiç bitmiyor.  Yani demem o ki, azınlıklar arasında hizipçilik yapan ve nifak tohumları eken bazıları var eyvallah, ama bizim de ellerimiz  (ve yolumuz)  çok temiz değil.

Bendeniz farklı görüşlerden kişileri okuyup takip etmeyi sevdiğimden ve bundan istifade ettiğimden, yıllar boyu sosyal medya hesaplarımda bir dolu görüşü severek takip ettim. Ancak ırkçılık yapanları; durmadan belli bir din, mezhep, ırk, millet, dile karşı fitne-fesat tohumları ekenleri artık siliyorum.  İmkanım ve gücüm buraya kadar.  Ben sadece yazabilirim.






* "HAÇ ve Hristiyan nefreti" dedim ama aslında neredeyse tüm azınlıklara karşı ölümcül bir nefret var burada.  En çok da alçakgönüllüğe karşı derin bir nefret var.  Nazik, temkinli ve alçakgönüllü olmak korkaklık addedilir mesela.

* "Hristiyanlığın doğduğu bu topraklar" dedim. Oysa elbette Hristiyanlık, İsa'nın yaşadığı eski İsrail topraklarında (ve bu anlamda Kudüs'te / Yaruşalim'de) doğdu. Ancak gerçek anlamda yayılması ve ilk kiliselerin kurulması Anadolu topraklarında olmuştur.  İncil Vahiy bölümünde adı geçen  ilk kurulan  7 kilisenin tamamı  bugünkü Türkiye topraklarında.

* Tarih tekerrürden ibarettir  diye boşuna dememişler. Bir zamanlar Roma'da insanlar İsa inancını benimsedikleri için arenalarda aslanların önüne atılıyor,  veya topluca yakılıyorlardı.  Türkler  Bizans'ı yıkınca Roma ruhunu mu aldılar nedir,  onlar da aynı misyonu benimsemişler adım adım.

Böylece yakarak-yıkarak bile inancından dönmeyen insanların diyarında, bugün sayıları "tek-tük"e düşmüş iken dahi  bundan bile nem kapan hasta ruhlar var ki demek;  evinde oturduğu normal bir günde, şu anda bölgemizi ve dünyayı çevreleyen nice mesele varken hem de, gene dön-dolaş Hristiyan ve azınlık nefreti pompalanıyor. Bazıları gerçekten hiç akıllanmıyor.  Bunlar asla düzelmeyecek.  Sükût-u hayâl!

* Önüme sosyal medyada şöyle bir video düştü: Yahudi bir araştırmacı, Osmanlı İmparatorluğu son dönemlerindeki Hristiyan katliamları üzerine bir çalışma yapmış.  Nedir diye biraz tarama yaptım,  içerisinde şöyle bir bölüm geçiyor kitabın:

"Turkish troops accompanied by an enraged Muslim mob attacked an Armenian cathedral in the city and opened fire on the worshippers, shouting that now Jesus could prove that he was a greater prophet than Mohammed. Afterward, they set the church ablaze. Some of the worshippers managed to escape via the roof; others were taken out as corpses, in bags filled with bones and ashes."   (Benny Morris)

Yani özetle diyor ki,  öfkeli Müslüman güruh eşliğindeki Türk birlikleri şehirdeki bir Ermeni ibadethanesine saldırmış ve içeridekilere ateş açmış. “İsa  Muhammed'den daha büyük bir peygamber olduğunu kanıtlasın bakalım şimdi!”  demişler...
Euzubillah!  Zebaniler her yerde.

* Son zamanlarda insanları uzun vadede dinden ve Tanrı'dan soğutup seküler bir toplum yaratma adına, kitleleri dini tanrısal şeylerden tiksindirmek için ciddi ciddi büyük bir  (gizli) kampanya  yürütülüyor bence.
Hani şöyle bir mantık vardır ya:  "Bir şeyi yok etmek istiyorsan onu kötü savun.  (Veya aşırılaştır.)"

İşte bu aşırılaştırmalar ve mide bulandırıcı savunmalar ile insanlar İslâm'dan nefret ettiriliyor. Benden söylemesi.  Yazının başındaki sosyal medya paylaşımını yapan insan evladı mesela... Eminim ki o kendisini milliyetçi ve faydalı bir düşünsel faaliyet içerisinde sanıyor.  Onun gibiler bu mikroplukta elbette devam edecekler;  aynı diğer mikropların durmadan en iyi bildikleri mikropluğa devam etmesi gibi.

Bu noktada  Şair İsmet Özel'i anmadan olmaz. Benim de görüşlerinden istifade ettiğim, dil becerisi çok iyi olup bazı önemli sorular da soran bu narsist hazret, kendi arzusu için dünyayı yakabilen biri olduğundan namzet, coğrafyayı atomlarına kadar ayrıştıracak ruhi arkaplanı oluşturmada bakıyorum kendisi ve havarileri...  Daha önce bir yazımda  "İsmet Özel peygamber mi?"  diye sormuştum hatırlarsanız. Öyle ya,  sözleri / buyrukları bir emir veya ayet imiş gibi değerlendirilip "İsmet Özel  şöyle buyurdu,  böyle yumurtladı..."  diye ortamlara salınmıyor mu?

Belki bu konuya daha ayrıntılı olarak başka bir yazıda değinmek gerekebilir. Şimdilik burada keselim.


EDIT:  Mayıs başında yazdığım bu yazının üzerinden daha birkaç hafta geçmeden  Hristiyan nefretine dair  ülkeden gelen bazı taze haberler:

_İstanbul Bakırköy'de bir kilisenin kapısı yakılmak istendi, bir kişi gözaltına alındı.  (9 Mayıs 2020)

_İstanbul Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi'nin kapısındaki haç yerinden söküldü.  (27 Mayıs 2020)
Kilise yaptığı açıklamada "saldırganın kameraya poz verdikten sonra eylemi gerçekleştirdiğini" söyledi. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan sözkonusu şahıs  "Bir insan zaman zaman öfke patlaması yaşayabilir. O anda öfke patlaması yaşadım.  Zaten şeker ve kalp hastasıyım"  dedi.

_Yıllardır bitmeyen Ayasofya tartışmaları yine alevlendi. Ayasofya, Cami olarak ibadete açılsın çabaları ve gazlaması tekrar başladı.

Sosyal medyada "Batı'nın gözü kulağı Ayasofya'da!" gibi yorumlar görüyorum.  Açıkçası yıllardır yabancı basını takip eden biri olarak,  Batı'nın, hele Ortodoks olmayan dünyanın ne umrunda olsun bu kadar Ayasofya, anlayamadım.  Adamların kendi ülkelerindeki kiliseler kapanıp dağılırken bizimkine niye sarsınlar?
Velhasıl  kendi çöplüğünü evrensel gerçeklik sanan, aslında eğlenceli ve enerjik, ama çene ishali olmuş ve durumu hazin insanlarla birlikte yaşıyoruz.



#edebiyat,  kitap,  şiir,  dil,  Türkçe,  Kürtçe,  canilecanan,  İstanbul,  medya,  Yunan,  hayal kırıklığı,  yazmak