Son zamanlarda en sinir olduğum tepkimsilerin başını çekiyor Gene mi RTE? Hâlâ mı AKP! çıkışları.
“15 sene olmuş nerdeyse! Hala mı AKP, gene mi Tayyip!?” imiş... (Sanırsın Türkiye'den değil de başka diyardan bildiriyor.)
Bendeniz bugün otuzlu yaşlarını yarılamış biri olarak, bu ülke ile ilgili görüp gözlemlediğim en temel kodların başında "geberene kadar defolup gitmemek" yer alıyor zaten? Bunu anlamak için en verimli alanların başında da popüler kültür gelir herhalde.
Bilmem katılır mısınız ama... Türkiye'de bir kültür mafyası var. Şov dünyasındaki kıstasları da kendisi belirliyor. Bazı şarkıcılar, bazı oyuncular, bazı "tipler" adeta dayatılır burada. Sevmesen de huşû ile onlara katlanmak zorundasındır.
Tesadüf değil yani bunlar. Tabii bir alternatif daha var: Tamamen inziva hayatı. (Ya da gideceksin arkana bakmadan)
Henüz ilkokula bile başlamamıştım sanırım ilk kez Türkan Sultan, Süperstar Ajda, Minik Serçe, İbo, Avşar kızı adlarını duyduğumda...
Türkan Şoray yüzlerce sinema filminde oynamıştı, bi dolu ödülü vardı, başımızın tacıydı. Geberene kadar da sultanımız olarak kalacak. Muhtemelen ölümünden sonra bile şöhret meraklısı genç kızlarımız söyleşilerinde "Kamera karşısında öpüşmem-sevişmem, Şoray kanunlarım var benim eki eki!" demeye devam edecek :)
İbrahim Tatlıses desen kafasından bile kurşunlandı, halen ayakta ve kendisinden her dem haberdarız. (Olmamız gerekmiş gibi!)
Ve Avşar. Ancak ya biz ya da kendisinin ölümüyle kurtulabileceğimiz bir başka medya maymunu. Çeyrek asırdan fazladır bu şahsiyetle dopdolu tüm pop hayatımız.
(Öyle mesuduz ki!)
Oldukça arşivci biriyimdir, aldığım dergileri dahi saklarım uzun yıllar boyunca. (Evet, odam depo gibi.) Geçenlerde eskileri gözden geçirirken, ortaokula başladığım sene (yıllar sonra bir trafik kazasında kaybettiğim en yakın arkadaşımla) okul çıkışı aldığımız bir haftalık dergi geldi elime. Arkadaşım H.Avşar'ı severdi ve söyleşisi var diye almıştık dergiyi. Sayfaları karıştırırken denk geldim, büyük puntolarla yazılmıştı söyleşinin başlığı:
"Erkekler aldatır."
Bu da ara başlık: "Filmlerimde öpüşmem sevişmem ama masturbasyon yaparım."
Sene 1991'de dedikleri bunlar. Sene 2013 olmuş, şu işe bakınız ki yine durmadan aynı şeyleri diyor bu hikmeti kendinden menkul güzel kadın. Burada bir gariplik var galiba? Çocuğunun bademcik ameliyatına kadar ana haber bültenlerinden dayatıldığımız (Muhtar'landığımız) bu insana belli ki uzun yıllar daha maruz kalacağız. Sadece ona olsa neyse! Tabiki evladına da... Ve kız kardeşine de...
Şoray'ı ve Avşar'ı midesi kaldırabilen topluma, bir de eşantiyon olarak kızlarını ve kardeşlerini verdikleri için medyamızın değerli gazeteci mensuplarına ne kadar teşekkür etsek az!
Velhasıl hala daha Türkan Sultan güzellemeleri yapılıyor, Sezen yıkama-yağlamaları... Ekranlardaki evlilik furyası desen herhalde en az on sene daha sürer. Acun ve niceleri var daha sırada.
EL İNSAF! Hâlâ Demirel'den siyasi görüş alınan bir ülkeyiz!
(Okul arkadaşı ERBAKAN, ancak hakkın rahmetine kavuşmasıyla koltuk sevdasından gönül indirmişti. Belli ki Demirel için de öyle olacak. Gökçek ve oğlu var sırada! Benzersiz bir ülkeyiz doğrusu.)
Sevmek, hayranı olmak, fan'ı olmak ayrı bir şey; topluma-kitlelere dayatmak ayrı!
Hayatım boyunca dayatmaların türlüsünden hep rahatsız oldum. Türkiye'de ise insanlar bunları içselleştirmiş, zerre tepki yok gibi. Her radyoyu, tv'yi açısında reklamlarda defalarca NİL Karaibrahimgil'e veya Sertab Erener'e maruz kalmak zorunda olmak insanlarımıza batmıyor mesela... Bıkmıyor, tiksinmiyor.
BUNLARI MİDESİ KALDIRAN İNSANLAR RTE'yi KALDIRAMIYOR, ÖYLE Mİ? lol