5 Kasım 2013 Salı

 2013'ü yedim


Açıkçası bu sene olabildiğince Twitter, Facebook gibi internet ortamlarından ve genel olarak da medyadan, televizyondan uzak durdum.  Gönüllü olarak.  Bloguma da pek uğramadım.
Böylelikle yazma eylemine bir kez daha es vermiş bulundum.

Her şey bir eleştiriyle başlamıştı galiba,  veya ondan esinlendi.
"Akıcı yazmadığım"  yönünde bir eleştiri almıştım.  Bana tavsiye olaraksa  "Yemek tarifleri yapmam ya da Yılmaz Özdil gibi yazmayı öğrenmem"  sunulmuştu  :)

Kendimi dağlara taşlara vurmadım ama... Sanırım tekrar geçmişime sığındım,  kafamda bazı sorularla.  Ve tabi oyunlara...
Önce tanıdık olanlara yöneldim.  Şubat ayının son günlerinde,  yıllar sonra tekrar  Travian'da  hesap açtım. Bu sene zamanımın çok değerli bir kısmını bu strateji oyununa vakfettim.  Yeri geldi  saatimi kurup sabahın kör bi vaktinde kalktım,  yeri geldi  geceleri uyumadım...
Bol bol sohbetler ettim oyuncularla,  uzun yazışmalarım oldu,  güzel insanlar da var bu dünyada.
Kavga ettiklerim de oldu.  Hatta platonik bir aşkım bile oldu!
(Aslına bakarsanız  "olamadı".  Bakınız:  Olmuyorsa zorlamayacaksın)
Ama aşk her düzeyinde,  insanın ruhunda bir kibrit çakıyor.

Ve bir gün,  birinin yaptığı  "şerefsizlik"  olarak addettiğim bir olaya sinirlenip  bol madalyalı ve ilk sıralardaki,  süper saldırı-savunma askerli Roma hesabımı sildim.  (23 Eylül - S4)
15 tarlalı merkezimdeki tarlalarımı tılsımsız 18 seviye yapmıştım.
En çok da verdiğim emeğe ve sabrıma ağladım hesabın kapandığı son saniyelerde hüzün hakimdi. Ama insan kendi yarattığını ve yaptığını bir hamlede yıkmak istiyor bazen. Bitti gitti!

Az önce öylesine bir anda  bunları blogumdan da paylaşmak geldi aklıma. Ve bu karalama defterimde ilk yazdığım başlıklardan biri olan Travian oyununa bazı eklemeler yaptım. Sonra birine daha...
Bu iki yazı geçmişte  #Travian tag'ini taşıyordu,  birlikte hatırlansınlar diye tekrar hatırlatmak isterim:


Hiç yorum yok: