27 Eylül 2021 Pazartesi

  Kölelik cidden kaldırıldı mı?


Ders kitaplarında diyorlar ki  "Kölelik kaldırıldı."
Yalan!  Asıl şimdi kölelik geldi.

Eskiden insanları ancak kırbaçlayarak, prangalar takarak, işkence yaparak zar-zor yaptırabildiğin işin çok daha fazlasını şu anda bunların hiçbirisini yapmadan yapabiliyorsun.  (Sadece cebine bir kredi kartı koyarak!)
Özel sektörde günde 12 saatin üstünde çalışmak artık sıradan oldu.  (Türkiye,  özel sektörde dünyada en uzun çalışma saatleri olan 10 ülke arasındaki yerini iyice sağlamlaştırdı.)  Haftada 1 gün izin verilirse buna şükrediyoruz. Öğle arasına 20 dakikayı çok gören patronlar ve insan müsveddesi müdürler var.  Covid ile sigorta konusu da çok yara aldı.

(Geçmişte Amerika'da köleliğin kaldırılması ile ilgili bir araştırma yazısına tesadüfen denk gelmiştim. Ayrıntıları olan, hukuki süreçlerle alakalı, bilinçlenmeyle aşılmış uzun konular. Çok olaylar yaşanmış tabii... Kölelerle ilgili çıkartılan bir yasaya göre 8 saatten fazla köle çalıştıramıyorsun ve 1 gün izin hakları var. Şimdi nerde 8 saat çalışma? 1 gün izin alabilmek büyük nimet bazı özel sektör kuruluşlarında.)

Yani köleliği kaldırmışlar ama şöyle:

Sadece belli bir ırkın veya rengin boyunduruğundan çıkartıp bütün dünya milletlerini köleliğin boyunduruğuna almışlar. Tabii insanlar kendilerinin özgür olduğu sanrısına kapıldığı ve öyle sandığı sürece problem olmuyor. Sadece istediği kıyafetleri alabiliyor,  marketten istediği gıdayı seçebiliyor,  istediği akıllı telefonu satın alabiliyor diye köle kişi kendini özgür sanıyor.

Çok büyük bir ilüzyon ve çok büyük başarı bu! Modern zamanın firavunlarına insanlar "firavun" demiyor; "hayırsever, yardımsever"  diyor.  Mesela "filantropist" diye bir kelime var,  onu kullanıyor.


"Bilgisayar" henüz daha gündelik hayatımıza girmemişti, 90'lar başıydı. Bilim Teknik dergisinde böyle bir icadın yapıldığını, ilk denemelerin gerçekleştiğini, gelecekte herkesin bu aletlerden kullanmaya başlayacağını, her eve ve işyerine gireceğini söylüyordu. Teknolojiye ilgi duyan hocalarımız anlatıyordu, bu konuda yazan yazarlar da az değildi:  "Nasıl ki hesap makineleri hayatı kolaylaştırdı, anında kaç basamakla kaç basamağı DOĞRU çarpıp sonucu veriyor; bu bilgisayarın gelişi de iş hayatında çığır açacak, yaygınlaşmasıyla çalışma saatleri azalacak; insanlar kendilerine, kişisel gelişimlerine, ailelerine, sevdiklerine, hayvanlara ve dahi doğaya daha çok zaman ayırabilecekler"di.
İddia buydu.


Çıktığımız yer ise, dünya tarihinde Mısır'da kölelerin bile çalışmadığı kadar uzun saatler çalışmak oldu. Üstelik bunu artık kırbaçsız yapıyoruz,  böylelikle "aydınlanmış" oluyoruz.
Demek isterim ki artık insanlar Mısır'daki köleler gibi oldu. Sadece kamçı ve prangaların yerini kredi kartları aldı, ve cebinde akıllı telefonu olan kendini özgür sanır oldu.

"Göz görmek, ayak yürümek, dişler çiğnemek ve her şeyden önce beyin çalışmak suretiyle en iyi haline ulaşır.  Atalet bize hâkim olmuş. İki yüz metrelik bir mesafeye bile vasıta ile gidiyor,  ikinci üçüncü kata asansörle çıkıyoruz.  Aklen, fikren, bedenen ve kişilik olarak geriliyoruz"  demiş Facebook'ta bir arkadaşım.  (Cuma Özüsan)

Teknoloji ve Bilimin gelişme hızıyla aşırı orantısız bir ruhi gelişim yaşanmakta. Ve bu durum "Hiroşima" gibi bir örnekte görüldüğü gibi, insanlık için çok daha büyük tehlikeler yaratıyor.

Görüyoruz ki imanın görüntüsünü verenler ruhuna sahip değil. Maneviyattan söz edenler, sadece para etrafında dönen bir hayat tarzı oluşumunu ülkede hızlandırdı.


(Geçen hafta Nüfus Müdürlüğü'nde bir işim vardı. İçeri girince baktım memurlarda ne kravat, ne düzgün kıyafet. İçerisi klimalı ortam olmasına rağmen, benim konuştuğum memur neredeyse göğsüne kadar gömleğini açmıştı. Ütüsüz gömlek ve kravatsız kombin olduğunu söylemeye zaten gerek yok. Fakat ne kadar ilginçse, mesela ülkede kasiyerlerin, reyon elemanlarının (çoğu şirketin şartıdır) siyah kot, siyah pantolon ve siyah ayakkabı şartı var. Öğretmenler, memurlar kafasına göre takılırken; sivil halka ve özel sektöre suyun her alanda durmadan sıkıldığı acayip bir düzen oluştu. Belki bir ara bunu daha ayrıntılı konuşuruz.)