13 Ocak 2009 Salı

  TRAVIAN



Çeşitli internet sitelerinde Travian'ın banner'larına sıkça denk geliyorum. Genellikle görmezlikten gelmeye çalışsam da an geliyor "Kafama tüküriym!"  diye başlayan içsel konuşmalar devreye giriyor. Zira bu Travian denen merete,  2 ila 3 senemi  ve dünya kadar da parayı gömmüş biriyim.  Kanmayın sakın bu şirin resimciklerdeki yeşil huzura!  Ayık ve uyanık olmak lazım.

Oysa tam da işten çıkarıldığım bir dönem başlamıştım bu oyuna. Sıkıntıyı ve yaşadığımız bunalımları unutmak için bazen çareyi bir sakinleştiricide ararız ya,  öyle bir şeydi Travian da benim için.
Şirin tasarımı, emek istemesi, matematik ayrıntıları, taktikleri, incelikleri, sohbete başlanan yeni kişiler derken insanı kendine bağlıyor.  Ancak tam da o noktada, insanlar tarafından oluşturulan her komünitede belli bir zaman sonra önemini gösteren 'İNSAN FAKTÖRÜ' giriyor devreye.   (Oyundaki  birlik  mevzuları mesela...)

Sanki ülkede ne kadar sorunlu, psikopat, ezik adam varsa  bu oyuna kaydolmuş gibi.  Hayatınızdaki herşeyi kaybettiğiniz, "hayatım" diye bir şey var mı acaba diye şüpheye düştüğünüz bir dönemde; karşınıza çıkan bir takım ne üdüğü belirsiz,  yolda görseniz yolunuzu değiştireceğiniz insanlarca  "#hain"  ilan edilmeniz,   onların yerine göz koymuşmuş olmanız, birlik içi casus olmanız vesaire... Zaten ithamlar bir başladı mı  bir daha bitmiyor.  Ama daha da önemlisi:
Böyle insanlarla aynı ülkede yaşadığımızı fark edip irkilmek!
Ve bir daha da kendine gelememek.  (göz açıldı)

Ne kadar güvensiz; merhametsiz; huzur nedir bilmeyen ama huzura da müsaade etmeyen küfürbaz bir toplum olduğumuzu biraz da bu oyunla gözlemledim.  İftira nasıl atılır,  ayak nasıl kaydırılır,  oyun oyunluktan ve zevk vermekten nasıl çıkartılır?
Zaten bu kadar olaydan sonra, bırakma niyetiniz vardıysa da gurur meselesi yapıp oyunu bırakamıyor,  "ya sabır çekip"  daha da dibine batıyorsunuz.  Daha da battıkça paralı oynamaya başlıyorsunuz. Parayı bastırdıkça oyun daha da canavarlaşıyor ve daha fazla zaman istemeye başlıyor.  Tatile gidemiyorsunuz mesela;  gitseniz de rahat edemiyorsunuz. Dışarı çıkamıyorsunuz.  Aile, akraba, arkadaş, bunlar zaten bitiyor.

Gerçi oyun size  temsilcilik  denilen özel bir imkan sunmakta.
Kendi seçtiğiniz iki temsilci sizin hesabınızla ilgilenebilmekte. Ama bir başkası nereye kadar ilgilenir,  ne kadar bakar  (tahıl sorunu olayını bilenler daha iyi anlayacaktır bunları),  ne kadar güvenebilirsin, hesabına zarar verir mi?... Tartışılır.  Temsilcilik alırken yalvar yakar olanlar,  en kısa sürede itinayla hesabınızı mahvedebilir.  Yahut "kimseye fazla yük olmamak lazım"  düşüncesi beyninizin içini kemirmeye başlayabilir.  Dolayısıyla 5-6 saatten uzun süreliğine bir yere gittiğinizde aklınızın hep arkada kalması demek bu oyun.
Üstelik sonunda elinize bir şey de geçmiyor.  Bunca zaman boyunca bu ortamda bir-iki insan gibi insanla tanışabildiyseniz ne mutlu size!

Şahsen Travian'da,  geçenlerde biraz  kırdığım-kızdırdığım  bir arkadaşım olan  Ali Sevimli'yi  tanıdım. Ne zaman msn'de karşılaşsak kafaya alır beni,  hâlâ bu oyunu bırakmadın mı sen diyerek.
(_Saldırı var mı saldırı?)
Bir yerde bir şekilde dank etti işte!  Ve öylesine, bir anda, koca koca hesaplarımı silerek Travian'dan kurtuldum. Darısı diğer hastalarının başına!

NOT:   Travian aslen bir Alman browser oyunu olmasına rağmen, Almanya dahil hiçbir ülkede Türkiye'deki kadar oynanmamakta.
Server adedi ve toplam kullanıcı sayısına bakarak anlayabilirsiniz. Üstelik Türkiye'deki çoğu oyuncu sadece tek oyun dünyasında oynamaz, aynı anda pek çok serverda oynar.  Birden fazla serverdaki her hesabında paralı olarak oynayan oyuncu sayısı da oldukça fazladır.
Oyun kurallarınca yasak olan ve  'multi hesap'  da denen;  aynı serverda açılmış aynı kişiye ait çoklu hesapların sayısı ise sürüsüne berekettir.  Hiç tanımadığın, küçük ve bir türlü gelişmeyen bir hesaba saldırı çıkarırsın;  ertesinde çok büyük bir oyuncudan küfür gelir: "Saldırma bir daha orası benim! Yoksa..."  veya  "Siktiğimin bilmemne çocuğu!",  "Köprüaltı orospusu!"  tarzı şeyler...  Multi hesapları Multihunter'a yazarsın,  en az 2 hafta sonra okur. O da okursa...



2013'te gelen EDIT:
Bu sene Şubat ayında Travian'a tekrar bir U-dönüşü yaptım. Yeni uyarlanan Kahraman Sistemi ile oyunun çok daha paraya endeksli hale gelmesi,  firmanın bir sürü oyun dünyasını peş peşe açıp ilk haftalarda yüksek kâr amaçlaması,  böylelikle iyi oyuncu-kötü oyuncu ayrımının daha belirsizleşmesi,  açık artırmalarda satılan Kanun Yazıtları ile düzenli oyuncuları reislemenin zorlaşması geçmişe kıyasla dikkat çeken değişimlerdi.  Ayrıca MultiHunter'dan cevap gelmesi için artık haftalarca beklemenize gerek yok,  çoğunlukla aynı gün içerisinde mesajınız değerlendiriliyor. Ne var ki genellikle otomatik cevaplar geliyor. (#bot)  Yani süreyi kısaltmışlar ama bu kez de işi acayip şablona dökmüşler. MH'ların eline yazılı bir liste verilmiş, onların birinden seçip kopyala-yapıştır ile cevaplama yapılıyor.  Sorduğunuz çok farklı bir soruya veya bambaşka bir mesaja, uysa da uymasa da o listeden bir şablonla cevap vermeleri ironik ve bazen de çok sinir bozucu!  :P

Bu oyuna bu sene gelirken,  "Travian'da iyi bi birlik nasıl olur? veya iyi birlik diye bir şey olabilir mi?"  soruları vardı kafamda.  Cevaplara ulaşamasam da, en azından "İyi bir birlikte neler olmamalı?" sorusuna bazı cevaplar buldum.  Bazıları teknik, salt oyunla alakalı;  bazılarıysa yönetim anlayışı, yöneticiler ve insan kalitesi ile...
"Kendini açıkgöz sanan cahillerin trajedisi"ni  izledim bol bol.
Bu oyun bana hep şunu hatırlattı:  Kendi beceriksizlik  ve
iş bilmezliklerinin,  gelişen olumsuzlukların faturasını hep başkalarına kesen; suçu birlik içi  (gerçek ya da hayali)  casuslara atan,  iftiracı, oyunu gerçek sanan yöneticiler ve son derece bireysel-bencil davranıp (oynayıp)  beri yandan kendisinin her sorununda diğerlerinin (birliğinin)  koşarak yardıma gelmesini isteyen düşüncesiz insanlar olduğumuz.
...
Ve bir kez daha insan kalitemizin ne kadar düşük olduğunu gördüm.


6 yorum:

Gökhan dedi ki...

anlaşılan birden bırakamadınız oyunu yazınızı okudum. travianı bıraktığımı şahsen bir saniye bile pişman olmadım. yalnız onlardan daha fazla intikam almak isterdim. (hala travian etkileri geçmemiş bende) ama gerçekten çok büyük zaman kaybı. şimdi hesap açsanız yine aynı olayların içinde bulursunuz kendinizi. sanırım meşhur alman şirketi bu türk sunucularından başka yerde böyle bir çekişme görmüyordur. bizde toplum olarak eksik bir şeyler olsa gerek.

Multihunterlara gelince, onlara bilgisayarların aptallığı sirayet etmiş. aptallıktan kastım da makineleşme olgusu ve düşünce kabiliyetinin -vicdanın da- normal bir insanda bulunandan aşağılara düşmesidir.

asıl sorun biziz aslında, yani insanlar. kesinlikle oyunu kurallarıyla oynamamaya yönelik acayip bir çabamız var. bunun en somut örneğini firefox kurup çevrimdışı çalış butonuyla yaptığımız sıralı saldırılarda görebiliriz. Oyunun böyle bir usulü yokken bu, herkesce kullanılan bir yöntem haline gelmiş. multi hesaplar, danışıklı işlemleri vs. saymıyorum bile.

canilecanan dedi ki...

Daha ne programlar var Gökhan :)
BOT kullanımı ile Otomatik bina yapıcı, yağma atıcı... Hatta bir arkadaşımın dediğine göre mancınık saldırılarına ara yapmak için bile program varmış! Bunları bu sene öğrendim.
Multi hesaplar konusu ciddi bir sorun evet. Ve işin aslı, aynı reel hayatta olduğu gibi; kurtlar ve çakallar sistemi nasıl deleceğini gayet iyi biliyor. Genelde acemi ya da dikkatsiz oyuncular multiden kapanıyor. Şu BOT meselesinde mesela ayarlıyorsun %80 zamanlı çalışsın diye, böylece Multihunter tarafından da yakalanamıyorsun ve toplam günün %80'inde sen oyunda değilken bile online olup (mavi yakıp) otomatik bina kuruluyor, seçtiğin yerlere senin seçtiğin aralıklarla yağma çıkılıyor :P

exit001 dedi ki...

SELAM...
THE HAMSİ BEN.
SONUNA KADAR KATILIYORUM.
ÇOĞU KİŞİ STRATEJİ ÜRETİP BEYİN JİMNASTİĞİ YAPMAK YERİNE,EGOLARINI BESLEYEBİLECEĞİNİ SANDIKALRI BİR ALANDA OLDUKLARINI DÜŞÜNÜYORLAR,BİR ZAMAN SONRADA SADECE TRAVİNADAKİ NİCKLERİ İLE VAR OLUYORLAR.HESAP YIKILDIĞINDA İSE DOĞAL OLARAK YOK OLUYORLAR.SKYP KULLANIYORMUSUN?

canilecanan dedi ki...


Oooo, selamlar :)
Galiba diyorum, biz Türklerin en zayıf olduğu özelliklerin başında geliyor ortak amaçlar uğruna farklı kişi ve unsurların bir araya gelerek ortak bir mücadele vermesi. Bunu oyunda da gözlemliyorum. O kadar "yüksek EGOlar" var ki ve bu yüksek Egoların çoğu o kadar kof ki, bir oyun bile gerçek bir savaş ortamına dönüşebiliyor. Ve adına "birlik" denen şeyler ile birleşmeler yalan oluyor.
Bu arada firmanın da kısa dönem kârları uğruna, oyuncu kalitesini düşürecek bazı yaklaşımlar içerisinde olduğunu düşünüyorum.

Her zaman görüş, öneri ve eleştirilerinizi beklerim. Maalesef Skype, msn türü şeylerle aram hiç bir zaman iyi olmadı. Hesap açmayı denediğimdeyse evdeki laptopum hep sorun veriyor programı indirme aşamasında. Galiba bu tarzın çok çok uzağında olduğumun o da farkında. :)


mhcn01 dedi ki...

Bu oyunda verilen emeği geri alamadım ben. kişilerin kifayetsizliği ve ikiyüzlülüğü burada çok çabuk çıkıyor ortaya.
birlikler konusunda ise herkes tercihini yaşar. buna kızıp saçma sapan hareket yapmak çocukluk bence.

canilecanan dedi ki...

Bugün size sanal ortamda yaşadığım gerçek bir olayı yazayım mı?
Bir dönem yoğun olarak online strateji oyunları oynuyordum, en çok da Travian...
Bir gün bizim birliğin yöneticisi geldi,  başka bir birliğe savaş açıyoruz, herkes saldıracak, ama öncesinde herkes görüntülü-sesli olarak yapılan online toplantıda  Allah-Kuran-vatan-namus-... üzerine yemin edecek, dedi. Ben de dedim ki savaş ve saldırılarda ne gerekiyorsa yaparım;  ama yemin etmem, ant içmem...  Yediğim küfür ayar bir yana, beni birlikten atıp oyunda saldırı çıktıkları yetmedi;  gerçek hayatta da bulup iş yerimdeki yöneticimle görüşmüş bu manyaklardan biri, yani gazını alamamış...

(Bu arada kendileri bütün yazdığım sıradan başlayarak, noktalı yerlere  ana-baba--bayrak-sülale-eşler-ölmüşler  ve daha nicesini de dahil ederek yemin etmelerine rağmen;  ertesi gün barış yaptılar o birlikle;  hatta bizim başkan kanki oldu oradaki kadın yöneticiyle...  Ama ben yemin etmedim diye senelerce sürdü bu gerçek hayata da taşan "yemin etmeme" konulu kan davası mevzuu.)

Şimdi bu sanaldaki olay.  Gerçek hayatta bizzat yaşadıklarımı veya şahit olduklarımı yazsam, inanamazsınız.  Bu toplumda insan olma ayarı ile ilgili bir sorun var. İnsanlar güce tapıyor.