Daha önce de biraz bahsettiğim Ravenhearst oyununda, aşina olunmayan ve onlarca kez sözlüğe bakmama rağmen hala afallayabildiğim bazı kelimeler ile Türkçe karşılıkları, kafama göre bir sırada (bir nevi dictionary hizmeti) :
anchor: Çapa. (Niye anchorman demişler acaba?)
arrowhead: 'Okbaşı' demek aslında, ama pena benzeri birşey de çıkabiliyor. Çok küçük olduğundan oyunda en zorlandığım parça bu oldu. Bulmanız gereken şunlara benzeyen şeyler: (bkz: arrowhead)
badge: Rozet.
beetle/bug: Böcek. (bugle ile karıştırılabiliyor hız kasarken)
bugle: Borazan
burrito: "Meksika mutfağında bir yemek" diye kayıt var. Ama bildiğimiz 'dürüm' ayol bu! Kırk yıllık dürüm olmuş burrito!
broom head: Annelerimiz zamanının, zaman zaman bedenimiz üzerinde farklı işlevler de gören sarı çalı süpürgeleri.
chalice: Kadeh.
-
chestnut: Kestane.
doughnut: Donut
peanut: Yer fıstığı. (Sözlük işini biraz abarttık galiba! :P)
acorn: Meşe palamudu
artichoke: Enginar
eggplant: Patlıcan.
radish: Turp
squash: (oyunda) Kabak.
-
caduceus: Tıp biliminin sembolü. (bkz: Caduceus)
compass: Aslında 'pusula' demek bilindiği üzre. Ancak oyunda bir plural hilesi ile compasses olan 'pergel' de aynı isimle aranıyor. Boşuna pusula aramaya kasmamak lazım.
crayon: Mumsu çocuk boyaları olur ya kalem şeklinde. (bkz: crayon)
crescent moon: Hilâl.
crutch: Koltuk değneği
dagger: Hançer. (bir odada bir kaç tane bulmanız istenebilen parçalardan biri)
dumbell: Kol kaslarını geliştirmek için kaldırılan ağırlıklar. (oyunda siyah-gri renkiler) (bkz: dumbell)
flask: (oyunda) Cep şişesi (bkz: flask). Vacuum flask dediği de Termos.
gavel: Amerikan filmlerinde hakimlerin, gürültü yapan kalabalığı susturmak için sapından tutup birkaç kez vurduğu bir parça vardır ya, işte o. (bkz: gavel)
gear/cog: Dişli
goggles: (bkz: goggles)
grasshopper: Çekirge.
grenade: El bombası.
helmet: Kasket.
lawnmover: Çim biçme makinası.
lantern: Fener. (Lanterngarden, pöh! Almanca konuşuyoruz gibi sanki)
lure: Yem, tuzak. (Oyunda balık avlarken kullanılan tuzak amaçlı olta uçları, bkz: lure)
lobster: İstakoz
shrimp: Karides
moth: Güve kelebeği
-
mitt: Parmaksız eldiven (bkz: mitt). (Çocukken bunların yeşil yün olanlarından vardı bende) (oyunda beyzbol eldiveni çıkıyor genelde)
muffin: (bkz: muffin)
nest: Kuş yuvası
noose: İlmik, kement. (izci düğümü yada hani insanlar asılırken çıkarılan parçalar)
oars: Sandal kürekleri. (Attic'te, sağ ön sırada oturan bebeğin arkaplanında)
pacifier: Emzik.
padlock: Kilit ama ambar kilidine benzeyenler. (bkz: padlock)
pheasant: Bir çeşit kuş, sülün demekmiş. Oyunda bahçede karşılaşıyoruz.
pretzel: Arrowhead kadar hiçbiri olamasa da, çok küçük olduğundan bunu bulmak da kasabilir. Ne var ki bir kere aşina olunca pretzel sizden kaçamaz.
(bkz: pretzel)
pick: 1-Kürdan. 2-Kazma. (oyunda Kazma. bkz: pick)
pickle: Salatalık turşusu, kornişon.
plunger: (oyunda) Lavabo pombası.
rake: Tırmık
scoop: Kuruyemişçiler ve şekercilerde görürüz hani, küçük kürekler.
scythe: Tırpan (Bahçe işleriyle alakalı zevattan biri daha)
shovel: Kürek, faraş (bir bahçe işi edevat daha)
skillet: Tava.
sled: Kızak
slingshot/sling: Ademoğlunun kuşları vurmak için kullandığı alet, sapan.
spear: Mızrak, zıpkın.
spigot/spout/faucet: Musluk.
Sombrero: İspanyol şapkası.
syringe: Şırınga, enjektör.
trophy: Ödül, kupa. (Parlor isimli odada şöminenin içinde, dumbell'in solunda) :)
trowel: Mala
urn: Yakılan ölünün küllerinin saklandığı kap. (bkz: urn)
vertebrae: (plural) Omur
whip: Kamçı, kırbaç.
whisk/eggbeater: Yumurta çırpıcısı.
wig: Peruk.
-
clamp: Mengene (stapler ile de benzeşiyor onca eşyanın arasında)
stapler: Zımba
-
auger: Matkap burgu
calipers: (bkz: calipers)
pliers: Kerpeten
wrench: İngiliz anahtarı. (Anlamını bilmekte veya hiç değilse auger, calipers, pliers, wrench kelimelerinin takım taklavat grubundan olduğunu hatırda tutmakta fayda var.)
1 yorum:
It's a pity Ravenhearst can't be translated into Turkish!
I've tried to translate the keywords of some other hidden object games into Turkish:
http://turkishcorner.fortunecity.com/
Yorum Gönder