12 Ocak 2009 Pazartesi

Yulaf  (Oats)



Son zamanlarda hububatlardan yulafın çeşitli faydaları,  özellikle de protein değeri ve besleyiciliği üzerine ilgimi çeken yeni şeyler öğrendim.  Az daha merak ettikçe,  olay  yabancılarla aramızdaki beslenme alışkanlıklarımızın farkına ve cilt güzelliğine kadar geldi dayandı.
Öğrendiğim bazı şeyleri buraya da aktararak Türkçe-İngilizce bilgiler vermeye karar verdim.  Artık ne işimize yarayacaksa...
---------------------------------------------------------------------------------

Pirinç (rice) ve bira yapımında kullanılan arpa (barley) gibi,  yulaf (oats) da kabuğuyla beraber harman ediliyormuş.
Görünüş olarak buğday ve çavdara benzemekle birlikte,  mikroskop benzeri aletlerle bakıldığında, dış yüzeyinde gavurların  trichomes  dediği tüy benzeri oluşumlar mevcut.

Yulaf tanesindeki germ (tohum/ruşeym/embryo), fiziksel yapının neredeyse 1/3'ünü kaplayacak şekilde (yanda şematize edilmiş buğdayınkinden daha uzun ve dar olacak şekilde) gelişiyor. Yüksek besleyicilik değeri bu özelliğinden kaynaklanıyor olabilir. (Embryo, protein ve yağlarca zengindir.)

Hububat tanelerinde nişasta (starch), endosperm denen kabuk altı bölümünde toplanmıştır. Yulafın yapısındaki nişasta granülleri, pirinçte olduğu gibi compound granules şeklinde pek çok granülün bileşiminden oluşan karmaşık yapılardır. Tek tek granüllerin mikroskop görüntüsü küçük polyhedral (çok yüzlü) şekiller iken, compound granülleri büyük ve küreseldir (large spherical).


Yulaf endospermi,  diğer hububatların aksine,  protein ve yağ açısından oldukça zengin;  amino asit dengesi de oldukça iyi.  (nutritional standpoint)

Beslenmemiz açısından önemli olan amino asitlerden  Lisin (Lysine),  İzolösin (Isoleucine),  Valin (Valine),  Metionin (Methionine)  ve  Fenilalanin (Phenylalanine)  açısından;  ayrıca çocuklarda önemli olan Arjinin bakımından zengindir.   (bkz: * Elzem amino asitler)

B vitaminleri ve lif kaynağı olması,  uzun süre tokluk hissi sağlaması,  pratik kahvaltı seçeneği olması gibi artıları da eklenince;  gavurların sabah kahvaltıları  yulaf ezmesi  denen gıda üzerine olmaktadır.  Bizim gibi peynir zeytin işine girişmeden,  oatmeal  de denen bu ürünün üzerine bol yoğurt veya sıcak/soğuk süt dökerek,  şeker veya taze/kurutulmuş meyve karışımları  (isteğe göre belki bal, pekmez, maple syrup vs)  ile tatlandırma yaparak tüketmektedirler.
(Yulaf,  bütün gıdaları içerisinde atlara verilen en iyi besindir.  Gerekli bütün besin maddelerini en uygun karışımla ihtiva eder,  iyi bir kas yapıcıdır.)

Yulaf diğer hububatlara göre yüksek miktarlarda Oleik asit (18:1) içermekte. Ayrıca fenolik bileşikleri sebebiyle antioksidan etkiye sahip.  Yapısındaki proteinler ağırlıklı olarak  (%55) globulinler  ve  (%20-25) glutelinler olup, düşük besleyicililiği olan proteinlerden prolaminler (avenins in oats) %10-15 seviyesindedir.   (bkz: Proteinlerin Sınıflandırılması)

Çözünebilir besinsel liflerden biri olan  β-glukan, yulaf endospermi boyunca yayılmıştır ve hücre duvarlarının %75'ini oluşturur.  Kolesterol seviyesini azaltıcı etkileri olduğu kanıtlanan  yulaf gamları **   son yıllarda büyük ilgi çekmekte.   (Bağırsak iç çeperini sıvayıcı mekanik etkisiyle;  glikoz, karbonhidrat ve nişasta emilimini azaltarak  diyabet ve kolesterol hastalıklarında tedaviye destek olarak kullanılır.)

Bazı cilt ürünlerinde de kullanılan yulafın,  cildi yumuşatıcı ve rahatlatıcı etkisi olduğu söyleniyor.  Ciltteki kızarıklık ve iltihapları gidermede,  bebek pişiklerinde faydalı imiş.  Bitkisel tedavilerden bahseden bir site,  "1 çay bardağı yulaf tanesi  veya  yulaf ununu  sıcak suya ilave edip karıştırın. Kaynatıp süzün ve sorunlu bölgeye uygulayın. Sabunun yol açtığı cilt tahrişlerine ve ani hava değişimlerine maruz kalan cildi de koruyormuş.
Bu durumda sorunlu bölgeye yulaf lapası uygulayın"  denmiş.

------------------------------------------------------------------------------------

* Elzem aminoasitler:  Bunların bir adı da "eksojen amino asitler" sanırım. Latince aşinalığı olanların adından da anlayacağı gibi,  vücudumuzda sentezlenemeyen ve fizyolojik ihtiyaçlarımızı karşılamak için besin yoluyla dışarıdan almamız gereken amino asitlerdir.  Bilim adamları bunları nasıl tespit ettiler,  hangisini vücut sentezleyebiliyor hangisini edemiyor nerden buldular bilemiyorum ama meşhur bir liste yapıp önümüze koymuşlar.
Herşey gibi bunlar da ezberlenmeli ve acilen unutulmalıdır:

      Lisin, Lösin, İzolösin, Metionin, Fenilalanin, Valin, Treonin, Triptofan.
Yukarıdaki 8 tanesine ek olarak çocuklarda:  Arjinin ve Histidin.
(etti 10 adet)
Bir de sporcularda ve aşırı kas hareketi yapanlarda 'glutamik asit' önemli imiş.

**
** Yulaf gamları:  Yulaftaki,  pentozan veya hemiselüloz dediğimiz;
nişasta yapısında olmayan polisakkaritler.  En önemlisi β-glukan'dır. Çözünebilir besinsel lif olup kolesterol kontrolünde etkisi vardır.


"Oatmeal is a common food source of Beta-glucans.  Intake of oat Beta-glucan at daily amounts of at least 3 grams lowers total and low-density lipoprotein cholesterol levels by 5 to 10% in people with normal or elevated blood cholesterol levels."   (Wikipedia)


(Bu yazıdaki yulaf taneleri ile ilgili bilgiler Carl Hoseney'in hububatlarla ilgili meşhur kitabından alınmıştır.)

EDIT:  Yıllar sonra bazı pratik yulaf tariflerini denedim ve çok kısa bir video halinde  YouTube'a  yükledim,  belki istifade edenler olur  :)

.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

cok guzel yazmissiniz, tesekkurler. ben son 1,5 aydir her gun oatmeal yiyorum ve kendimi cok cok iyi hissediyorum. agir kahvalti ettikten sonraki agirlik hissi kesinlikle yok, gereken tum enerjiyi aliyosunuz ve kendinizi hala hafif hissediyorsunuz. icerigindeki yuksek fiber( lif) sayesinde de abgirsaklariniz uzerinde cok olumlu etkisi var. herkese tavsiye ederim!