İsrail'de yangın / Mount Carmel forest fire
İsrail'in kuzeyindeki Karmel dağlarında (Haifa)
2 Aralık'ta gün ışığında çıkan ve hızla yayılan yangın, Akdeniz'e komşu ormanın büyük bölümünü tahrip ettiği gibi insan hayatlarına da mâl oldu. 42 veya bazı kaynaklara göre 44 kişinin öldüğü söyleniyor. Ancak 5 Aralık'ta söndürülebilen yangında, yakınlardaki bir hapishanedeki (Damun Prison) suçluları bölgeden taşıyan bir araç, içindeki resmi görevliler ve yangını söndürmek isteyen itfaiyeciler + bazı polis görevlileri ile birlikte alevler içinde kayboldu. Olaylar sırasında yakınlardaki yerleşim yerleri boşaltıldı. Başbakan Benjamin Netanyahu'nun talebiyle çeşitli ülkeler yangını söndürmede İsrail'e yardımlar gönderdi; benim aklımda Rusya'nın gönderdiği büyük yangın söndürme uçağı kaldı. Filistin İtfaiye teşkilatının da çalışmalara katıldığı söyleniyor.
İsrail'in kuzeyindeki Karmel dağlarında (Haifa)
2 Aralık'ta gün ışığında çıkan ve hızla yayılan yangın, Akdeniz'e komşu ormanın büyük bölümünü tahrip ettiği gibi insan hayatlarına da mâl oldu. 42 veya bazı kaynaklara göre 44 kişinin öldüğü söyleniyor. Ancak 5 Aralık'ta söndürülebilen yangında, yakınlardaki bir hapishanedeki (Damun Prison) suçluları bölgeden taşıyan bir araç, içindeki resmi görevliler ve yangını söndürmek isteyen itfaiyeciler + bazı polis görevlileri ile birlikte alevler içinde kayboldu. Olaylar sırasında yakınlardaki yerleşim yerleri boşaltıldı. Başbakan Benjamin Netanyahu'nun talebiyle çeşitli ülkeler yangını söndürmede İsrail'e yardımlar gönderdi; benim aklımda Rusya'nın gönderdiği büyük yangın söndürme uçağı kaldı. Filistin İtfaiye teşkilatının da çalışmalara katıldığı söyleniyor.
"Kambersiz düğün olmaz" kabilinden, özel bir talep olmamasına rağmen Türkiye yani ülkemiz de iki yangın söndürme uçağı gönderdi. Davos'taki "One Minüt" çıkışıyla başlayıp Mavi Marmara olayları (Gazze filosu baskını/Gaza flotilla raid) sonrasında yaşanan karşılıklı zıtlaşmalar içerisinde debelenirken, bu şaşırtıcı gelişme karşısında İsrail hükümeti adına Başbakan Netanyahu teşekkürlerini sundu ve "Bunun iki ülke arasında daha iyi ilişkilerin başlangıcı olmasını umduğunu" söyledi.
İşte her şey de bu noktadan sonra başladı. Tayyip Erdoğan parti grup konuşmasında "Yeni bir sayfa için suçun itirafı, özür ve tazminatın gerektiğini; ayrıca hafifletilmiş durumdaki ambargoların tamamen kaldırılmasından yana olduklarını" belirtti ve "(Özür konusunda) birey-devlet ayırımı olamayacağını, bu konularda adımlar atılmadığı sürece normalleşme beklenmemesi gerektiğini" ekledi. Bir ara başta Haaretz gazetesi olmak üzere medyadan yansıyan haberlere göre Netanyahu'nun ılımlı tavrı sanki bir beklenti oluştursa da, İsrail Parlementosu Knesset 15 Aralık 2010 tarihli oturumuyla hayal kırıklığı yarattı. İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı ("alçak koltuk-yüksek koltuk" insanı) Danny Ayalon, "İsrail askerlerinin mutedil davrandığını ve sadece 9 kişiyi öldürdüğünü, teröristleri ise serbest bıraktıklarını" söyledi.
(Soru: Serbest bıraktıysan niye "terörist" dedin; gerçekten teröristlerse neden serbest bıraktın?)
(Bilemiyorum tüm bunlar iki taraf siyasetçilerinin oy deposu olarak danışıklı dövüşleri midir;) zaten apartta bekler gibi duran Dış İşleri Bakanı Avigdor Lieberman da: "Türkiye'den özür dilemek teröre teslim olmak anlamına gelir" dedi ve asıl kendilerinin tazminat talebi olduğunu vurguladı.
Ve başladı gene aynı şeyler konuşulmaya... Aralık Türkiye gündemi yine İsrail haberleri ile doluydu. (Bence danışmanları Başbakanımıza nitelikli bir Türkçe sözlükte "özür" kelimesinin karşılığında yazanları okuması tavsiyesinde bulunmalı. Her iki taraf için de tekrarlanabilme ihtimali olan tavırlarda özür dilenmesini talep etmek hiç de hoş bir şey değil; hele ki bunu bir felakete yardımdan sonra yapmak.)
Hey Wiki Wiki!
Açıklanan (ve daha önceki bir Gündem yazımda not düşeceğimi yazmama rağmen hala bir arpa boyu yol alamadığım) Wikileaks Türkiye haberlerindeki, iktidar partisi ve bakanlar hakkındaki iddialar sonrası AKP asıl suçluyu derhal buldu: İSRAİL!
AKP Wikileaks Araştırma Komisyonu'nun başına, belgelerde hakkında ağır ithamlar olan Abdülkadir Aksu'nun getirilmesi ise tam bir sarkazm/ironi.
Kemalizm tartışmaları
Yıllardır ancak kısıtlı bir çevrede yapılan Kemalizm ve Atatürk ilkeleri üzerine tartışmalar, kamuoyunda yaygınlaşmakta. (Belki zaman bulduğumda bir Kemalizm kolajı yayınlayacağım. Bu konular çok detaylı, uzun ve tartışmalı olduğundan yazmak bazen içimden gelmiyor.)
İşte her şey de bu noktadan sonra başladı. Tayyip Erdoğan parti grup konuşmasında "Yeni bir sayfa için suçun itirafı, özür ve tazminatın gerektiğini; ayrıca hafifletilmiş durumdaki ambargoların tamamen kaldırılmasından yana olduklarını" belirtti ve "(Özür konusunda) birey-devlet ayırımı olamayacağını, bu konularda adımlar atılmadığı sürece normalleşme beklenmemesi gerektiğini" ekledi. Bir ara başta Haaretz gazetesi olmak üzere medyadan yansıyan haberlere göre Netanyahu'nun ılımlı tavrı sanki bir beklenti oluştursa da, İsrail Parlementosu Knesset 15 Aralık 2010 tarihli oturumuyla hayal kırıklığı yarattı. İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı ("alçak koltuk-yüksek koltuk" insanı) Danny Ayalon, "İsrail askerlerinin mutedil davrandığını ve sadece 9 kişiyi öldürdüğünü, teröristleri ise serbest bıraktıklarını" söyledi.
(Soru: Serbest bıraktıysan niye "terörist" dedin; gerçekten teröristlerse neden serbest bıraktın?)
(Bilemiyorum tüm bunlar iki taraf siyasetçilerinin oy deposu olarak danışıklı dövüşleri midir;) zaten apartta bekler gibi duran Dış İşleri Bakanı Avigdor Lieberman da: "Türkiye'den özür dilemek teröre teslim olmak anlamına gelir" dedi ve asıl kendilerinin tazminat talebi olduğunu vurguladı.
Ve başladı gene aynı şeyler konuşulmaya... Aralık Türkiye gündemi yine İsrail haberleri ile doluydu. (Bence danışmanları Başbakanımıza nitelikli bir Türkçe sözlükte "özür" kelimesinin karşılığında yazanları okuması tavsiyesinde bulunmalı. Her iki taraf için de tekrarlanabilme ihtimali olan tavırlarda özür dilenmesini talep etmek hiç de hoş bir şey değil; hele ki bunu bir felakete yardımdan sonra yapmak.)
Hey Wiki Wiki!
Açıklanan (ve daha önceki bir Gündem yazımda not düşeceğimi yazmama rağmen hala bir arpa boyu yol alamadığım) Wikileaks Türkiye haberlerindeki, iktidar partisi ve bakanlar hakkındaki iddialar sonrası AKP asıl suçluyu derhal buldu: İSRAİL!
AKP Wikileaks Araştırma Komisyonu'nun başına, belgelerde hakkında ağır ithamlar olan Abdülkadir Aksu'nun getirilmesi ise tam bir sarkazm/ironi.
Kemalizm tartışmaları
Yıllardır ancak kısıtlı bir çevrede yapılan Kemalizm ve Atatürk ilkeleri üzerine tartışmalar, kamuoyunda yaygınlaşmakta. (Belki zaman bulduğumda bir Kemalizm kolajı yayınlayacağım. Bu konular çok detaylı, uzun ve tartışmalı olduğundan yazmak bazen içimden gelmiyor.)
Zamlar
Hangi parti başa geçerse geçsin Türkiye'de vazgeçilmeyen bir iktidar alışkanlığıdır peşpeşe hayata geçirilen zamlar. Yeni düzenleme ile alkollü içkilere yansıtılan orantısız ÖTV artışlarına daha önce Aralık 2010-1'de değinmiştim. Durmadan artışını sürdüren bir diğer meta da: Benzin. "Benzine zam", "Benzine yine zam geldi", "Yeni benzin fiyatları" gibi son haftalarda süregelen nice zamdan sonra artık atacak değişik bir manşet kalmayınca şunu tercih etmişti bazı medya-haber siteleri:
"Vatandaş isyan etti: Yıl bitti, benzin zammı bitmedi!"
TSK ve Deniz Kuvvetleri'nde son dönemde basına yansıyan fuhuş ve şantaj çeteleri haberlerinden -kısaca- daha önce de Gündem başlıklarında değinmiştim.
(bkz: Gündem Kasım 2010)
Askeri Casusluk ve Şantaj Soruşturması'nı yürüten özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı (Ergenekon Davası'na sonradan dahil olan savcılardan) Fikret Seçen tarafından Aralık ayının ilk haftasında (6 Aralık 2010) Gölcük Donanma Komutanlığı'nda bir arama yürütüldü. Güvenlik için Genelkurmay Başkanlığı'ndan görevli bir albay nezaretinde ve askeriye tarafından kamera görüntüleri eşliğinde çalışmaların yapıldığı not düşülüyor. Çuvallar dolusu el konan belgeler içerisinde yeni darbe planlarının olduğu, askeri müdahale sonrası neler yapılması gerektiğine ilişkin bilgiler, gizlenen mühimmat krokileri, devletin kritik birimlerine ilişkin kripto (şifreli yazı) dökümleri, 34 adet ses kaydı, Kafes ve İrtica ile Mücadele Eylem Planları'nın devamı niteliğindeki belgeler bulunduğu söyleniyor. (bkz)
Aramanın ardından, Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde çalışan 6 muvazzaf subay, Beşiktaş Adliyesi'ne ifadeleri alınmak üzere getirildi. Örgüt üyeliği suçlamasıyla iki subay tutuklandı.
MGK'da İsrail
Son olarak bir İsrail haberi daha. (Bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama, AKP iktidar olduğundan beri gündemdeki her 5 ila 10 haberden biri mutlaka İsrail üzerine oluyor. Kızışma dönemlerinde sıklık çok daha artıyor. Yaklaşan seçimler ile adına daha fazla aşina olursak, buna da şaşmam.)
Ankara'dan bu haberler hakkında yapılan açıklama ise: "İsrail'in çevredeki risklerde geçtiğini, Ortadoğu'daki istikrarsızlığın İsrail'in Filistin ve nükleer politikalarından kaynaklandığını, silahlanma yarışı çıkabileceğini, bunların Türkiye'yi etkileyebileceğinin sıralandığı" yönünde.
Hangi parti başa geçerse geçsin Türkiye'de vazgeçilmeyen bir iktidar alışkanlığıdır peşpeşe hayata geçirilen zamlar. Yeni düzenleme ile alkollü içkilere yansıtılan orantısız ÖTV artışlarına daha önce Aralık 2010-1'de değinmiştim. Durmadan artışını sürdüren bir diğer meta da: Benzin. "Benzine zam", "Benzine yine zam geldi", "Yeni benzin fiyatları" gibi son haftalarda süregelen nice zamdan sonra artık atacak değişik bir manşet kalmayınca şunu tercih etmişti bazı medya-haber siteleri:
"Vatandaş isyan etti: Yıl bitti, benzin zammı bitmedi!"
TSK ve Deniz Kuvvetleri'nde son dönemde basına yansıyan fuhuş ve şantaj çeteleri haberlerinden -kısaca- daha önce de Gündem başlıklarında değinmiştim.
(bkz: Gündem Kasım 2010)
Askeri Casusluk ve Şantaj Soruşturması'nı yürüten özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı (Ergenekon Davası'na sonradan dahil olan savcılardan) Fikret Seçen tarafından Aralık ayının ilk haftasında (6 Aralık 2010) Gölcük Donanma Komutanlığı'nda bir arama yürütüldü. Güvenlik için Genelkurmay Başkanlığı'ndan görevli bir albay nezaretinde ve askeriye tarafından kamera görüntüleri eşliğinde çalışmaların yapıldığı not düşülüyor. Çuvallar dolusu el konan belgeler içerisinde yeni darbe planlarının olduğu, askeri müdahale sonrası neler yapılması gerektiğine ilişkin bilgiler, gizlenen mühimmat krokileri, devletin kritik birimlerine ilişkin kripto (şifreli yazı) dökümleri, 34 adet ses kaydı, Kafes ve İrtica ile Mücadele Eylem Planları'nın devamı niteliğindeki belgeler bulunduğu söyleniyor. (bkz)
Aramanın ardından, Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde çalışan 6 muvazzaf subay, Beşiktaş Adliyesi'ne ifadeleri alınmak üzere getirildi. Örgüt üyeliği suçlamasıyla iki subay tutuklandı.
MGK'da İsrail
Son olarak bir İsrail haberi daha. (Bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama, AKP iktidar olduğundan beri gündemdeki her 5 ila 10 haberden biri mutlaka İsrail üzerine oluyor. Kızışma dönemlerinde sıklık çok daha artıyor. Yaklaşan seçimler ile adına daha fazla aşina olursak, buna da şaşmam.)
Haber şu: İsrail'de yayımlanan Haaretz gazetesi, "(Kırmızı Kitap olarak da bilinen) Türk Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde, İsrail'in Türkiye'nin çıkarları ve politikalarına yönelik belli başlı tehditlerden biri olarak sınıflandırıldığını" iddia etti. (bkz: Turkey lists Israel as a 'threat to its interests')
İran, Suriye, Ermenistan ve Gürcistan'ın ise tehdit olarak anılmadığı vurgulanan haberde; bazı ülkelerin artık tehdit olmaktan çıkarılmasında (Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun) "komşularla sıfır sorun" politikasının etkisi olduğu görüşlerine de yer verildi. (İyi niyetli bir habercilik dili kullanılmamış bence.)
Ankara'dan bu haberler hakkında yapılan açıklama ise: "İsrail'in çevredeki risklerde geçtiğini, Ortadoğu'daki istikrarsızlığın İsrail'in Filistin ve nükleer politikalarından kaynaklandığını, silahlanma yarışı çıkabileceğini, bunların Türkiye'yi etkileyebileceğinin sıralandığı" yönünde.
Atlayarak ve elbette arada bazılarını kaynatarak da olsa gündem konularında bir seneyi tamamladım böylece.
- Geçtiğimiz ayın tüm haberleri için bakınız: ARALIK 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder