Bu ne kadar ilginç bir durumdur ki, hangi kapıyı açsak arkasından Kenan Evren ve 12 Eylül çıkıyor. Hepimizin bildiği gibi, Kenan Evren katiyen bir "dinci" değildi. Ancak ilginç bir biçimde dincilere inanılmaz bir ivme kazandırdı yaptıklarıyla.
Sayın Yaşar Büyükanıt da asla bir "dinci" değildi mesela. Ancak duygusal tepkileri ve kendi Genelkurmay başkanlığı zamanında, bugün "e-muhtıra" olarak anılan hızlı tepkiye gelen karşı tepki ile, AKP'nin ikinci kez büyük çoğunlukla seçilmesinde etkili olduğu, seçimlerin açıklandığı gece medyada hakkında en çok konuşulan konulardan biriydi.
"Dinci olmayan" bu gibi Genelkurmay eski başkanlarının örneklerine bakınca, acaba diyorum, biz Hilmi Özkök'e haksızlık mı ettik?
Bir de Medya meselesi var.
"Türk Medyası" gerçekte ne kadar "bizim" acaba? Ne kadar Türk veya ne kadar Türkiyeli? Ne kadar "buranın", "bu toprakların" ve "bizlerin" sorunlarıyla ilgili?
Bu ülkede çok önemli olaylar, cinayetler varken; bölge üzerinde yeni haritalar çizilip planlar yapılırken; Büyük Medyamızın yegane ilgi alanı "Ünlü kadınların özel hayatları" ve dolu dizgin magazin idi. Doğudaki faili meçhulleri, kirli ilişkileri bu kadar örtmeselerdi, yabancı muhabirlerin dahi Kürt meselesi ve terör konusunda gösterdikleri titizliği gösterselerdi, peş peşe bir sürü batık bankamız olana dek üç maymunu perdelemeselerdi, (biz vatandaşlar da bunları talep etseydik tabii), bugün işler bu kadar sarpa sarmazdı.
"Demir tavında dövülür" diye bir laf vardır. Bizde her olay böyle otuz sene sonradan su yüzüne çıkmaya başlarsa işimiz var demektir. Art niyetli insanlar ve devleti yıpratmak isteyenlere engel olunmak isteniyorsa eğer, önce bu "herşeyi gizleme ve dikkati sürekli olarak dağıtma yaklaşımı" üzerinde biraz düşünülmeli.
---
...e-muhtıra: Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) adına Genelkurmay Başkanlığı'nın (Abdullah Gül'ün 11. CB olacağı) Cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısı ile
27 Nisan 2007 tarihinde gece saat 23:20'de yaptığı lâiklikle ilgili basın açıklaması. (Başörtülü CB eşi istemeyiz muhabbeti)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder