(Daha önce de dediğim gibi, 2009'un Aralık ayı benim için paranla rezil olma ve Sağlık sorunları ile dolu zamanlardı. Bu olumsuzlukların diğer tarafındaysa arkadaşlıklar ve sohbetin olumlu etkisini, danışarak edinilmiş etkili fikirlerle yol almanın avantajlarını yaşadım. Bu yoğun tempoda ülkenin genel gündemini baya bir ıskaladım, sıcak takip edemedim. O kadar çok olayın yaşandığı o kadar hızlı bir aydı ki! (Zaten Türkiye'de Gündem o kadar hızlı değişiyor ve o kadar şıpsevdi bir Medya anlayışı var ki!) Burada ancak kısa başlıklarla aktarmaya çalışıyorum Aralık ve Ocak ayına dair hatırladıklarımı. Kalanlar daha sonra...)
__________________________________________________________
RTE ABD'de!
"Demokratik açılım" denen geçiş dönemi piyesinin oynandığı şu günlerde gerçekleşen bu ziyarete, muhalefet var gücüyle veryansın etti.
(Kişisel bir düşüncem: A veya B Partisi'nden çok, siyasetin üslubu önemlidir. Ki bizdeki bu üslubun üslupsuzluğu değişmedikçe, aynı tas aynı hamam günlerimiz devam eder görüşündeyim.)
Ersöz'e ateşli saldırı
Ergenekon soruşturmasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün tedavi gördüğü hastanede, havaya ateş açan Erhan K. isimli bir şahıs yakalandı.
(Ergenekon Soruşturması da Susurluk Soruşturması'nın zamanında girdiği yola girmiş gözüküyor. Gün geçmiyor ki yeni bir belge-bilgi bulunmasın veya medya tarafından her gün yeni ve karmakarışık bilgiler kamuoyuna boca edilmesin... İntihar edenler, zanlılara saldıranlar, ölü bulunan şüpheliler, cezaevinin ön kapısından girip arka kapısından çıkanlar... Gene bir piyesle karşı karşıyayız muhtemelen.)
Çakıcı'dan Ergenekon yorumu
Cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak ve Türkbank ihalesine fesat karıştırmak suçlarından 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Alaattin Çakıcı, duruşması sırasında söz alarak: "Temiz eller operasyonu yapılırsa Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve Süleyman Demirel de yargılanmalıdır. Ben bir espri yapacağım. Fındık faresinin biri içip kafayı bulunca, 'Kediyi bulup getirin derisini yüzeceğim' demiş. Bazıları devletin zırhını alınca kendisini aslan zanneder; zırh düşünce fındık faresi olur. Ergenekondakiler yargılanıyorsa onlara emir veren Cumhurbaşkanı, Başbakan da yargılanmalı. Tansu'yu da getirsinler. Onlar Ankara'da ben F tipindeyim" demiş.
Fehriye Erdal öldürüldü mü?
Bir istihbarata göre, Sabancı suikastının kilit ismi Fehriye Erdal öldürüldü ve bir Balkan ülkesine gömüldü. Belçika polisinin göz hapsinde olmasına rağmen uzun süredir kayıpmış zaten.
(Sabancı Suikastı: 1996 yılında, Sabancı kardeşlerin en küçüğü Özdemir Sabancı ile ToyotaSa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe silahlı saldırı ile Sabancı Center'da öldürülmüştü. Suikasti Fehriye Erdal, İsmail Akkol ve Mustafa Duyar'ın terör örgütü DHKP-C adına işlediği duyuruldu.
Mustafa Duyar, cezaevinde iken Nuriş kardeşler (Karagümrük Çetesi) tarafından kafası kesilerek öldürüldü. İsmail Akkol ve Fehriye Erdal'ın ise nerede oldukları bilinmiyor. Fehriye Erdal daha önce Belçika'da yargılandığı davada iki yıl hapis cezası almış, ancak sonradan cezası ertelenmişti.
Konu hakkında Mehmet Altan'ın bir yazısı için: bkz)
Cevizoğlu'nun İstifası
Kasım 2009 gündeminde, Hulki Cevizoğlu'nun siyasi düzleme ani çıkışını müjdelemiştim. (bkz)
Çiçeği burnunda Genel başkan, daha dün bir bugün iki demeden istifa etti ve şu açıklamayı yaptı:
"Bir partide bir genel başkan olur. Yasa dışı genel başkanlara tahammülüm yok. Buna Rahşan Ecevit'i kuşatan kişiler neden oldu. Rahşan Hanım da bu konuda daha dirayetli olabilirdi. Bu çift başlılık konusunda iki kez uyarı yaptım, üçüncüde istifa ettim."
Cevizoğlu'nun 39 gün süren genel başkanlık görevi sonrası bir grup arkadaşıyla partiden istifasının ardından DSHP Kurucular Kurulu, Rahşan Ecevit'i genel başkanlığa getirmiş.
(Sonuçta Rahşan Ecevit'in gölge bir partiyi ne kadar arzuladığı taa DSP zamanından, rahmetli Ecevit'in sağlığından beri belli olan bir durum. Çok da ayrıntısına girmeye gerek yok, düzenli takip edenler bilir. Hulki Bey, Rahşan Hanım'ın bu dile getirilen ve bariz şekilde göze batan yaklaşımlarından habersiz olarak yeni parti işine girişmemiş olduğuna göre -bu kadar okuyan ve sıkı takip eden bir gazeteci-, şimdi neden bildik beylik sebeple ayrılmış acaba?)
Patrik ve Davutoğlu
Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu, bu gelişmeler sonrası:
"Tarihimiz dini tolerans üzerine kurulu" ve "Çarmıh benzetmesini son derece talihsiz bir benzetme olarak telakki ediyoruz. Bizim tarihimizde hiçbir zaman çarmıh olmamıştır ve olmayacaktır da. Bu benzetmeyi gerçekten kendisinin olgun şahsiyetiyle bağdaştıramadım" demiş.
(Aslında üzerinde epey durulacak konular bunlar. Son birkaç yıldır Hıristiyanlık üzerine de programlar yapan Hulki Cevizoğlu'nu, ne yapmaya çalıştığı belli olmayan ve zihinleri bulandıran biri olarak görüyorum. Daha önce de söz verdiğim gibi, zaman bulduğumda Hulki Cevizoğlu üzerine geniş bir şahsi değerlendirme yapmayı, bir de din ve kimlikler konusundaki resmi tutum hakkında şu olay üzerinden bir yazı yazmayı istiyorum.)
Avatar
Gidip sinemada izledim. Beğeneceğini umduğum arkadaşlarıma da tavsiye ettim. Ancak onlar hala daha Cem Yılmaz'ın paket program halinde sunduğu komedi filmleriyle eğleşiyorlar.
Bu dönemin diğer güncel gelişmeleri için bkz:
1 yorum:
gazeteler
http://www.gazetelink.blogcu.com
Yorum Gönder