12 Kasım 2013 Salı

  Gene mi RTE!  Hala mı  AKP?

Son zamanlarda en sinir olduğum tepkimsilerin başını çekiyor  Gene mi RTE?  Hâlâ mı AKP!  çıkışları.
15 sene olmuş nerdeyse! Hala mı AKP, gene mi Tayyip!?” imiş...   (Sanırsın Türkiye'den değil de başka diyardan bildiriyor.)

             Bendeniz bugün otuzlu yaşlarını yarılamış biri olarak, bu ülke ile ilgili görüp gözlemlediğim en temel kodların başında "geberene kadar defolup gitmemek"  yer alıyor zaten? Bunu anlamak için en verimli alanların başında da popüler kültür gelir herhalde.

Bilmem katılır mısınız ama... Türkiye'de bir kültür mafyası var. Şov dünyasındaki kıstasları da kendisi belirliyor. Bazı şarkıcılar, bazı oyuncular, bazı "tipler" adeta dayatılır burada. Sevmesen de  huşû ile onlara katlanmak zorundasındır.
Tesadüf değil yani bunlar.  Tabii bir alternatif daha var: Tamamen inziva hayatı.   (Ya da gideceksin arkana bakmadan)


Henüz ilkokula bile başlamamıştım sanırım ilk kez  Türkan Sultan,  Süperstar Ajda,  Minik Serçe,  İbo,  Avşar kızı  adlarını duyduğumda...

Türkan Şoray  yüzlerce sinema filminde oynamıştı, bi dolu ödülü vardı, başımızın tacıydı. Geberene kadar da sultanımız olarak kalacak. Muhtemelen ölümünden sonra bile şöhret meraklısı genç kızlarımız söyleşilerinde "Kamera karşısında öpüşmem-sevişmem, Şoray kanunlarım var benim eki eki!" demeye devam edecek  :)

İbrahim Tatlıses  desen kafasından bile kurşunlandı, halen ayakta ve kendisinden her dem haberdarız.  (Olmamız gerekmiş gibi!)

Ve Avşar. Ancak ya biz ya da kendisinin ölümüyle kurtulabileceğimiz bir başka medya maymunu.  Çeyrek asırdan fazladır bu şahsiyetle dopdolu tüm pop hayatımız.
(Öyle mesuduz ki!)

Oldukça arşivci biriyimdir,  aldığım dergileri dahi saklarım uzun yıllar boyunca. (Evet, odam depo gibi.) Geçenlerde eskileri gözden geçirirken, ortaokula başladığım sene  (yıllar sonra bir trafik kazasında kaybettiğim en yakın arkadaşımla) okul çıkışı aldığımız bir haftalık dergi geldi elime. Arkadaşım H.Avşar'ı severdi ve söyleşisi var diye almıştık dergiyi. Sayfaları karıştırırken denk geldim, büyük puntolarla yazılmıştı söyleşinin başlığı:

"Erkekler aldatır."
Bu da ara başlık:  "Filmlerimde öpüşmem sevişmem ama masturbasyon yaparım."

Sene 1991'de dedikleri bunlar.  Sene 2013 olmuş,  şu işe bakınız ki yine durmadan aynı şeyleri diyor bu hikmeti kendinden menkul güzel kadın.  Burada bir gariplik var galiba? Çocuğunun bademcik ameliyatına kadar ana haber bültenlerinden dayatıldığımız (Muhtar'landığımız) bu insana belli ki uzun yıllar daha maruz kalacağız. Sadece ona olsa neyse!  Tabiki evladına da... Ve kız kardeşine de...

Şoray'ı ve Avşar'ı midesi kaldırabilen topluma,  bir de eşantiyon olarak kızlarını ve kardeşlerini verdikleri için medyamızın değerli gazeteci mensuplarına ne kadar teşekkür etsek az!


Velhasıl hala daha Türkan Sultan güzellemeleri yapılıyor, Sezen yıkama-yağlamaları...  Ekranlardaki evlilik furyası desen herhalde en az on sene daha sürer. Acun  ve  niceleri var daha sırada.

EL İNSAF!   Hâlâ  Demirel'den  siyasi görüş alınan bir ülkeyiz!
(Okul arkadaşı ERBAKAN, ancak hakkın rahmetine kavuşmasıyla koltuk sevdasından gönül indirmişti. Belli ki Demirel için de öyle olacak. Gökçek ve oğlu var sırada! Benzersiz bir ülkeyiz doğrusu.)

Sevmek, hayranı olmak, fan'ı olmak ayrı bir şey;  topluma-kitlelere dayatmak ayrı!


Hayatım boyunca dayatmaların türlüsünden hep rahatsız oldum.  Türkiye'de ise insanlar bunları içselleştirmiş, zerre tepki yok gibi.  Her radyoyu, tv'yi açısında reklamlarda defalarca  NİL Karaibrahimgil'e veya  Sertab Erener'e maruz kalmak zorunda olmak insanlarımıza batmıyor mesela...  Bıkmıyor,  tiksinmiyor.



BUNLARI MİDESİ KALDIRAN İNSANLAR RTE'yi KALDIRAMIYOR,  ÖYLE Mİ?     lol


           Bu yazıma son verirken, Hakkı Devrim'den bir alıntı yapmak istiyorum. Alıntı, siyaset sahnemizdeki esaslı bir bıktıran üzerine. Yıllar önce bu sözleri "Ne olacak bu CHP'nin hali?" tartışmalarının döndüğü bir ortamda link vererek aktardığım için Private Sözlük'te günah keçisi ilan edilmiştim. Ne satılmışlığım ne ABD uşaklığım ne Fetocu oluşum... olmadığım birşey kalmamıştı. Sonunda da bir yönetici tarafından özel mesajla siteden ayrılmam istenmişti.   (yani kibarca kovuldum)

CHP gündemden düşeli bence 59 yıl geçti. 1950 CHP'nin sonuydu.  Darılmayın, gücenmeyin!  Zorla ayakta tutacağız diye, tarihî bir kuruluşu hortlağa döndürdünüz. Bu Onur belası (Onur Öymen'den bahsediyor) aslında hayra alamet sayılır. Zemini boşaltma kararına varın ki, sahici bir muhalefet de gelişip büyüme imkânı bulsun.

("CHP'den kime ne hayır gelir!"   24 Kasım 2009,  Radikal)


3 yorum:

Adsız dedi ki...

Spoiler verip hevesinizi kursağınızda bırakmak gibi olmasın...
Kültürlü insanın ''çok bilmiş'' denilerek hor görüldüğü bir ülkenin insanından hiç bir halt olmaz.
Arzach Mills

Adsız dedi ki...

İnsanlar düzen karşıtı herkesi çıkarsız kamu yararına konuşuyor sanıyor. Misal bakın bakalım Palm yağına karşı çıkanlar öyle mi.  Palm yağı doğrudur yanlıştır. Ama karşı çıkanların bazılarının da başka şirketlerle bağı var.

Canan Karatay mesela. Bu kadın korkunç bir kadın. Esasında Soner Yalçın'dan beter. Çünkü bunu doktor sıfatıyla yapıyor. Bu kadının meslekten men edilmesi lazım.
Şarlatan bunlar. Establishmenta karşı çıkınca insanlar zokayı daha kolay yutuyor.  Halbuki iki tür şarlatan vardır.
Biri establishmentın şarlatanıdır,  öteki establishmenta karşı çıkan şarlatandır.  AKP de düzene karşı çıkan şarlatanlık olarak palazlandı.  Canan Karatay tıp dünyasının RTEsidir.

canilecanan dedi ki...

Halkımız böyle yapı sökümcüleri,  boyundan büyük laflar edenleri ve bakınız belirsizliklerle dolu bilimsel konularda bile büyük netlikte konuşan  "alçak gönüllülük karşıtları"nı  çok sever :)