7 Eylül 2019 Cumartesi

 Canan Kaftancıoğlu Davası

2019 Ağustos'tan bir HABER:  «2012-2017 tarihleri arasında sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımları nedeniyle,  CHP İstanbul İl Başkanı Canan KAFTANCIOĞLU ertelemesiz 9 küsür yıl hapis cezasına çarptırıldı.»


Ülke kamuoyunda şu andakinin aksine,  birkaç kişi dışında kimsenin Canan Kaftancıoğlu adını duymadığı zamanlarda kendisine ait bazı tvitleri derleyip  "CHP nereye koşuyor?" diye tepkisel bir soru sormuştum;  hatta bazı CHP yöneticilerinin sosyal medya paylaşımlarını aynı yazımda derlemiştim.  (Linke tıklayarak okuyabilirsiniz.)

O zaman bazı kemikleşmiş CHP'liler  "Ne var canım bunlarda?..." demişti. Zaten ezberlerinden asla vazgeçmezler ve hep en ahlaklı onlardır.  Blog yazılarımdaysa malum, sürekli CHP'yi eleştiriyoruz. Zira demokrasilerde farklı seçenekler ve gerçek bir muhalefet olmazsa, yapılan seçimler göstermelik olur; sadece sistemi legalize etmeye yarar,  hayır çıkmaz.  CHP ise adeta çakma muhalefet üretim merkezi gibi işleyen bir yapı. Ancak gelinen şu noktada, Kaftancıoğlu'na yapılan bu haksızlığa karşı duracak sınırlara da dayandık iyi mi!

Hani zaten muhalefetin hallerine anlam veremiyoruz ama; seversin-sevmezsin,  her zararlı görüş bildiren hapse  "tıkılmaz".  Mücadele yolu bu olmamalı.  Üstelik neredeyse on sene önce yazılmış, benzerleri bir sürü basın-yayın organında, kitapta, söyleşide, tweet'te;  kimisi iktidar partisinin meşhur simaları dahil farklı kişiler tarafından söylenmiş benzer sözler nedeniyle hapis cezası veriliyor.  Çifte standart  (ayrı muamele)  ve  cezanın geriye doğru işletilmesi!

Bir arkadaşımın dediği gibi  "Karar siyasi burun sürtme ve hakkaniyetli değil.  Kamu vicdanında kabul edilmez."  Fakat bizde karşı kamptan olduğu takdirde, bu tarz siyasi mahkumiyetlere şampanya patlatan zihniyet bir türlü bitmedi. Biteceğe de benzemiyor.  Zaten bizde hukuksuzluk kendi işine yarıyorsa görmezden gelme alışkanlığı çok yaygın.  Dahası ülkede her başarı itinayla cezalandırılıyor.



EDIT:   Facebook'taki paylaşımlarımın altına gelenler ile birlikte bu yazı altındaki  YORUMLAR  oldukça zenginleşti.  Okumanızı tavsiye ederim.


17 yorum:

Tolga Gündüz dedi ki...

Canan Kaftancıoğlu'nun göreve gelmesini ben de eleştirmiştim.. Bunun nedeni, o twitlerdeki dili kullanan birinin; kazanması gereken insanlarla diyalog kurmasının mümkün olamayacağını düşünmem idi. Yanılmışım. İstanbul'daki başarıda payı çok büyük

canilecanan dedi ki...

Başarısı büyük olduğu için cezalandırılıyor zaten. Ondan sonra (bilmem artık hangi yüzle)  "Hangi cenahtan olursa olsun memlekette iş/proje üreten insan yok!"  feryadı geliyor.
En güvenlisi yata yata salla başını al maaşını yapan kitle bu ülkede.  Zaten bir yerden atılsalar, diğerinde hemen kapılar açılıyor.

Cüneyt Türksen dedi ki...

ben de bu hanımefendiye sempati duymadığımı o zamanlar açıkça yazmıştım. bugün ise, hayranlıkla karşıladığım siyasi başarısının dışında, kendisine yapılanın adaletsiz olduğunu düşünüyorum.

Adsız dedi ki...

Karar Siyasidir.

Mahkemenin verdigi 9 yil, 8 ay cezaya bu sekilde tepki gösterenler var. Siyasi tabiki, sanatsal, sportif, edebi falan mi olacakdi?. Tabiki karar siyasidir, cünkü bütün anayasalar siyasetten ticarete, inanctan sanata dek siyasi, ideolojik bir takim kurallar üzerinden yazilip düzenlenir. Siyasi erk kimin-kimlerin elinde ise hukuk da ona uygun calisir.Bütün ideolojilerde durum aynidir, degismez.

Benim acimdan buradaki sorun 2012-2017 yillari arasinda C:Kaftancioglunun sosyal medya paylasimlarindan dolayi aldigi ceza. Eeee, o halde sormak gerekmez mi, AKP iktidarlari döneminde 15 Temmuz 2016 daki Fetöcü darbe girisimine dek, sosyal medya da Fetttulh Gülen "efendi, hazretleri" vb vb sözcüklerle Fetöyü övüp, göklere cikarip, biat edenlere ne cezalar vereceksiniz?
Bir kisinin siyasi görüslerini begenirsin, begenmezsin, bu baska bir konudur ama bazi seyleri bahane edip, öne cikararak bir kisiyi mahkum edip, cezalandirmak, benim acimdan etik degildir.

Vasıf Kayhan Bayırlı

canilecanan dedi ki...

Çifte standart.  Ve cezanın geriye doğru işletilmesi.

canilecanan dedi ki...

Yani bu ülkede  "Türkiye'nin adının değişmesini konuşabiliriz artık"  da dendi, neler neler dendi.  "Fethullah Hocaefendi bu ülkenin başına gelmiş en iyi şeydir!" diye veryansın ona buna saldıran bir zat şimdi CB uçağında... Anlamak mümkün değil, herkes kendine göre bir kılıf arar olmuş.

Adsız dedi ki...

Aynı kayyum atanması hikayesindeki çetrefil iş gibi toplum mühendisliği yapıyorlar ...Madem suç söz konusuydu niye hemen harekete geçilmedi de bugün beklendi ?
Kayyum atanan illerdeki adaylar madem suç işlemişti de niye adaylık süreçlerinde harekete geçilmedi de seçildikten sonra kayyum atandı falan filan ...
Çok basit ve çok adice toplum mühendislikleri bunlar efendim
Çok güzel kaşıyorlar bu toplumu hem de çok ...
(Not : kimsenin tarafkiri değilim kendimden başka)

Erol dedi ki...

Herşey bir yana acaip keyif aldım bu işten ! Beter olsun ama bu arada kendi itliklerini unutmuyorum ‘birgün bunlarda ceza alırlarsa yine mutluluktan sekiz köşe olurum

canilecanan dedi ki...

Facebook'ta  Yener Bayar  şöyle bir yorum yazmış,  aynen aktarıyorum:

"en zararlı ve kabul edilemez fikirleri ifade etmek bile suç sayılamaz
bir insanın beş sene yedi sene önce twitterdan yazdığı birkaç kelime nedeniyle on sene hapis cezasına çarptırılması tuzun kokmasından başka bir şey değildir
böyle bir maskaralığa maruz kalmak, böyle bir mahkeme kararını öğrenmek bile utanç verici

Başta 5816 numaralı kanun ve TCK 299. madde olmak üzere bu tür mağduriyetlere gerekçe sağlayan kodlar derhal kaldırılmalıdır."

Adsız dedi ki...

Öcalan Brothers
Imralidaki bit yavrusunun mektubunu yerel secimler öncesi tv lerde okut, Osman denilen zübügü tv lere cikarip, yerli ve milli terörist modunda secmene pazarlayip, oy devsirme islerine giris, secimleri kaybedince de C:Kaftancioglunu 2012-2017 arasindaki sosyal medya paylasimlarini öne sürerek, yargila. Acikca ifade edeyim ki, benim acimdan C:Kaftancioglu vb leri solun varolan tüm zaaflarini bünyesinde barindiran bir kisidir (kimlikci, burjuva liberali, ana akim Bati felsefesi tüketicisi).Tabiki konumuz, C:Kaftancioglunun politik görüs ve davranislari degildir, esas sorun ayni yillarda Fetöyü öve öve bitiremeyen, cevirdigi kumpaslara alkis tutan siyasi zevatin da malum sosyal medya paylasimlarindan dolayi ifadeye cekilip, cekilmeyecegidir.Bence iktidardan böyle bir tavir beklemek ileri derecede saflik olur.

canilecanan dedi ki...

Evet, bütün yorumlar için teşekkürler.  Aşağıda bir kısmını alıntıladığım bir  Mehmet Tanju Akad  Facebook paylaşımını da buraya eklemek istedim:

«AKP  büyük bir siyasi tasfiye ve dönüşüm hareketidir. Cumhuriyet'in birçok kurumunu değiştirmiş veya dönüştürmüş ve bunların bazılarını siyasi davaları araç olarak kullanarak yapmıştır.  İktidar sürecinin her dönemecinde farklı kesimlere karşı siyasi davalar açılmıştır.  Bunların  -davaların esas itibariyle-  haklı veya haksız olması  (tıpkı C. Kaftancıoğlu davasında olduğu gibi)  konumuzun dışındadır.  Konumuzun içinde olan,  yargının siyasi bir araç olarak kullanılmasıdır.
Esasla ilgili hususları saklı tutarak,  siyasi davalarda üç unsur bunu en açık şekilde göstermektedir:  davaların sırası, zamanlaması ve hazırlanış biçimi.  Belli ki,  birçok dosya hazırlanmış ve bekletilmiştir.  Gerçi bu da dünyanın birçok ülkesinde yapılan bir şeydir ama çok can sıkar.  Diğer bir husus ise,  hukukta usul ihlalleri,  esasla ilgili birçok haklı noktayı haksız kılabilir. Ancak, burada AKP'lilerin  -ve ayrıca maalesef her görüşten vatandaşlarımızın da-  bir çoğunda hakim olan bir anlayışı görüyoruz.  Hukuk ihlallerini önemsemiyorlar.  Burada artık iş iyice sıkıntıya giriyor. Hukuksuzluk bir ülkede utanç vesilesi olmuyorsa,  işimiz zordur.  Ama bizde hukuksuzluk kendi işine yarıyorsa görmezden gelme alışkanlığı çok yaygın.  Hatta işkence dahi başkalarına yapılırsa zerre kadar aldırmıyorlar,  en fazla yalandan  "Aaa! ne ayıp, olur mu öyle şey"  falan diyorlar.
.....
Bu olumsuz koşullara rağmen biz her zaman hukukun üstünlüğünü savunmayı sürdüreceğiz. Yolumuz budur.»

Mehmet Tanju Akad  -  Tüm link: https://www.facebook.com/mehmettanju.akad/posts/1665086790295142

Emre B. dedi ki...

20 yaşında gencecik çocukların tek suçu mecburi askerlik görevi. Bu çocuklar askere gidecek ve sen bu cocuklari katleden Pkk'nin suikastle gebertilen üst düzey yöneticisi 3 kevaşe için devrimci diyeceksin.

Zikmisim öyle devrimciyi. PKK'nın katlettigi gençlerin çoğu sadece mecburi hizmet için askere giden çocuklar değil mi yahu.

Kadin Akp karsiti diye sacmalamayin. Akp düşmanlığı ile devlet düşmanlığını karıştırmayın yahu. Akp gelir gider. Devlet baki.

canilecanan dedi ki...

Bu yazıyı okuyup yorumlara göz atmış bir Ademoğlu varsa,  geçmişte aşağıdaki linte paylaştığım görsellere de bir göz atmasını isterim.  "Barış görüşmeleri"  zamanlarında ve malum Cemaat ile el ele,  göz göze iken yazılan bazı eski tvitler.  Madem "fi tarihindeki tvitlerden hapis"  sezonu açıldı, bir göz atalım bakalım:
Türk Medyası - Gazeteciler

Adsız dedi ki...

Kamuoyu vicdanında mahkum olması gereken kişileri yanlış yargı kararlarıyla mahkum ederek onlardan kahraman yaratılmasına sebep oluyorsunuz.

sefar dedi ki...

radikal/sert/provakatif nasıl olursa olsun ifade özgürlüğü, demokratik hukuk devletinin ama’sız fakat’sız olmazsa olmazıdır.

Hiram Merih dedi ki...

Kendisi, yazılarınızda da gösterdiğiniz üzere Canan Kaftancıoğlu, yüzlerce insanımızın katillerini "devrimci" olarak gören; onları, sözlerini alıntılayacak kadar çok seven ve bunu yansıttığı twitlerinin arkasında da üç-dört defa durmuş bir kişi. Toplumsal hafızası meşhur "yüzde elliden" de zayıf olan muhaliflerimiz tarafından iktidara bırakılmadan, kamu vicdanında en ağır şekilde mahkûm edilmesini dilerdim. Fakat takdir edersiniz ki kararlı, sermaye ve tanıdık sahibi olduğunuz sürece Türkiye'de ASLA rezil olmazsınız. Hele bu toplumsal hafızayla ideal süreç, asla istendiği gibi yürümez.

Bundan hareketle şu veya bu şekilde adaletsizliğe maruz bırakılarak kendisinin hem iktidar, hem de muhalefet açısından avantajlı bir konuma konduğunu görüyorum. En ufak sürtüşmelerinde İmamoğlu'na karşı şu (https://tr.sputniknews.com/turkiye/201911141040624470-halkevlerinden-ibb-onunde-su-zammi-protestosu/) eylemi yaptırtacak kadar hırslı ve amiyane tabirle "çakal" biri, iktidarın kendisine yürüttüğü hamlelerden ancak memnun oluyordur.

(Muhtemelen Oslo sürecinin CHP'ye hediyesi) 10 Aralık şürekasının bir üyesi olan Kaftancıoğlu gibiler; tüm karşıtlarını zararlılar (PKK, FETÖ vs.) arasında göstermek isteyenler için bulunmaz bir nimet. Aynı şekilde mevcut yöneticiler de Kaftancıoğlu gibiler için bir nimet; mevcut hali sonsuza kadar sürdürüp zayıf toplumsal hafızamızı alzheimer seviyesine indirmeleri için müthiş bir fırsat. Ceplerini ve güç istençlerini tıka basa doldurabilecekleri karşılıklı bir kazan-kazan durumu. Şu an kazanmaktalar. Ve daha çok kazanacaklar.

Üzgünüm. Atatürkçüler için bir umut yok. Las Vegas'ın ışıkları söndü.

canilecanan dedi ki...

Katkınız için teşekkür ederim Hiram Merih.  Bugüne kadar yazılarımda belki de hiç bahsetmediğim bir konuya değinmişsiniz.  Temel eğitim Tarih derslerinde dahi işlenen "millileştirme"  hareketinin sonucunda,  yaratılan yeni Türk sermaye sahiplerinin hangi kritik milli meselemizde milletin VEYA  doğrunun yanında olduğunu açıkçası bilemiyoruz.
Bu bilemeyişte,  bir yaprak gibi veya pusulası bozuk bir gemi gibi akışına oradan oraya savruluyoruz.

Atatürkçüler konusu ise zaten tam bir  "hayal kırıklığı".
İnternette,  şurda burda laf verip veriştirirken atı alan çoktan Üsküdar'ı geçti;   ancak bunlar hala çeneye  doy(a)madı.
Şu tiyatronun karşılıklı olduğunu dahi göremeyenlerle yaşamak elbette zor.  Ayrıca utanç verici de...
İnsanlığın şu en akıllı makinelerini icat ettiği çağ,  maalesef en büyük aptallıkların da zirve yaptığı bir dönem olarak anılacağa benzer.