MHP İstanbul Milletvekili ve içinde bulunduğumuz dönemde TBMM Başkanvekili. Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök'ü, kendi dönemindeki darbe planlarının üzerine yeterince gitmemek ve görevini savsaklamak ile suçlamış. Bu konunun ayrıntılarına girmeden önce, bu kadın siyasetçimiz hakkında bazı kısa bilgiler vermek istiyorum:
O da "Benim diğerlerinden ne eksiğim var?" diyerek siyasete zembille (göklerden) inenlerden sanırım; zira daha siyasete ilk adımlarını atarken DYP Kadın Kolları Başkanı yapılmış (1995). Bizler kendisini daha çok Çiller'in ekürisi olarak hatırlıyoruz oysa.
Neden böyle bir şekilde hatırlandığını merak edip araştırdığımda ise Çiller döneminde DYP Genel Başkan Yardımcılığı ve bir süre sonra da İçişleri Bakanı olarak görev yaptığını internet taramalarından öğreniyorum. (TBMM'de OHAL'lerin uzatılması için sürekli toplu görüşmeler yapılan yıllar bu zamanlara denk düşse gerek.)
Sonradan DYP'den ayrılıp MHP'ye geçtiğini öğreniyoruz, yine İstanbul'dan milletvekili olmak üzere...
Ve "darbe" laflarının, "hukuk" tartışmalarının Gündemi adeta işgal ettiği 2010 Şubat günlerindeki bir basın açıklamasında:
"Türkiye'de ABD istemedikçe darbe olmaz ve şu anda ABD darbe istemiyor" demiş bu kadın siyasetçimiz. Zamanın Genelkurmay Başanı Orgeneral Hilmi Özkök'ü ise görevini savsaklamakla, darbelerin üstüne gitmemekle suçlamış.
Bir yorum aktarıyorum:
Hepimiz unutmadık
Kendisi, Tansu Çiller Türkiyesi'nin nice yolsuzluk olayları, kanlı tablolar ve garibana atılan tekmeler zamanında; Çiller'in değerli kollarından biriydi. Meclis Başkanı olarak yaptığı ve medyada yer bulan en önemli faaliyeti ise, bir Meclis toplantısında giyeceği takım elbiseleri basın toplantısı ile önceden halka duyurması olan bir kadın siyasetçiden bahsediyoruz. Zamanında İç İşleri Bakanlığı da yapmış ve nice faili meçhullerin sahipsiz kaldığı, ülkede büyük gerginlik oluşarak REFAH-YOL koalisyonunun kurulduğu 28 Şubat'a gidilen bu süreçlerde baş rollerde olan bu hanım yönetici, şimdi başka insanları "görevini gereğince yerine getirmemek" ile suçluyorsa, buna herşeyi unutmamış olan aklı selimler ancak güler geçer.
Yıllar sonra MHP'den ayrılıp İYİ Parti adlı yeni bir siyasi oluşum içerisine girdi ve genel başkan oldu. Birkaç mitinginden kısa bölümler dinledim ve sanki
şu anda geçmişteki Meral Akşener'e göre daha erkeksi, daha ters bir tonda konuşuyor gibi... Ümit veren bir hali yok bence.
Ayrıca yıllar önce, o dönemki Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök'ü darbe iddialarını layıkıyla soruşturmamakla eleştirmiş bu hanımın 15 Temmuz meselesindeki fikriyatını ve tavrını hala öğrenebilmiş değiliz. (#ironi)
2 yorum:
Bu kadın siyasetçinin o kadar saygınlıkla anıldığı örneğe denk geldim ki, "acaba ben önyargılarımla haksızlık mı yapıyorum?" diye şüphe duymaya başladım. Bu notu da ekleyeyim.
AKŞENER çıksın «Türkeş babamın maksattaki gâyesi, 12 Eylül faşizminin önünü, tıpkı General Franco’nun İspanya’da yaptığı gibi, monarşiyi restore ederek kesmekti» desin; Kılıçdaroğlu tâcını-tahtını O'na bırakır! Bu tespit yeni değildir. Teee o zaman da yapılmıştı. Bugün de hatırlanmaktadır [bkz: Stothard, M., “Rare intervention puts Spain's king on the political front line” (title over 2 columns) Royal response news, © The Financial Times Limited 2017 No.39,595, Thursday 05 October 2017, p.2].
Yorum Gönder