12 Şubat 2010 Cuma

 GÜNDEM  Ocak-Şubat 2010/1

Ocak ve Şubat'ta olan gelişmer adeta bir sağanak yağmur şeklindeydi.  Ben de geriden takip edince,  çokça şeyi kaçırdım maalesef.  Türkiye ile ilgili en temel basamaktaki kadın-erkek ilişkileri, sonra İslam, ahlâk ve Tarih'ten başlamak üzere o kadar irdelenecek şey var ki...  Bir türlü başlayamıyorum gündelik telaşeler ve oyalanmalardan.  Ancak tarihe bir not düşmek adına, çok kısa başlıklarla Şubat gündeminden hatırımda kalanlar:


Haiti'de Deprem
12 Ocak 2010:
7.0'lık  depremle  Haiti yerle bir oldu.
300.000'den fazla insanın ölmüş olabileceği söyleniyor.



Balyoz Eylem Planı
Taraf gazetesinin yayınlarıyla, yine yeni bir darbe girişimi hakkında iddialar gündeme saçıldı.
Tarihi ibadethanelerin bombalanması, ülkede iç karışıklık yaratılması, plan işlemezse Ege'de bir Türk jet uçağının düşürülmesi ve olayın Yunanistan'a yıkılması gibi dikkat çekici başlıklar içeriyordu.
Dönemin Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'ın başkanlığında yapılan, Donanma Komutanı Oramiral Özden Örnek'in yine başrollerde olduğu çalışmalar hakkında ayrıntılı bilgileri, 20 Ocak tarihli şu kayıttan link çalıştığı sürece okuyabilirsiniz:  (bkz)


Ve Balyoz hızla gündemde
Camileri bombalama, Ege'de bir Türk jetinin düşürülüp Yunanistan üzerine yıkılması gibi kargaşa yaratma maddelerini içerdiği iddia edilen "Balyoz Darbe Planı" ile ilgili yapılan operasyonda, aralarında Hava Kuvvetleri eski komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına, Deniz Kuvvetleri eski komutanı Oramiral Özden Örnek ve Birinci Ordu eski komutanı emekli Orgeneral Ergin Saygun'un da bulunduğu üst düzey rütbeli askerler gözaltına alındı bu hafta. Birkaçı "muvazzaf"  (yani görev başındaki subaylar)  olmak üzere, bazıları tutuklandı ve cezaevine sevk edildi;  Or'ların çoğu ise serbest bırakıldı.  Yani bir anlamda büyükler kurtuldu,  küçükler harcandı.

(Ufak bir hatırlatma: Darbe girişimlerinde en çok adı geçen paşalar Şener Eruygur  ve  Hurşit Tolon  idi.  Son zamanlarda bu girişimci insanların adları pek geçmez oldu. Öğrendik ki, "hafızasını kaybetmiştir" raporu alma çabasında imiş mesela biri.  Bu arada Radikal  çok kısa olarak da olsa, Özden Örnek'in günlüklerinden kısa bölümler koymuş;  bu vesileyle  bkz  diyelim.)



İlker Başbuğ'un seçimi
Orgeneral İlker Başbuğ, son gelişmeler üzerine Habertürk'te Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı'ya verdiği röportajında, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sabrının bir sınırı olduğunu"  söylemiş. "Devlete ve hukuka saygımız var ama bunun da bir sınırı var. Sabrımız taşarsa elimizdekileri açıklarız" diye de eklemiş.

(Kişisel Yorumum:  Üslup ve seçimler devlet kademesinde önemlidir.  İlker Başbuğ mertebesindeki bir yönetici,  gazeteci kimliği ve ne olduğu fazlasıyla belli olan  Fatih Altaylı  ile  hiçbir akademik-güvenilir bilimsel kimliği olmayan Murat Bardakçı  gibi kişilerle bir söyleşi yapmayı  ve bunun üzerinden halkla iletişim kurmayı doğru buluyorsa  -hele ki bu ifadelerle-  zaten Ergenekon haberlerine filan o kadar da gerek yok,  herşey çok açık.
Ayrıca ellerindekileri açıklasınlar ki,  tarihimizdeki nice kirli dönemler  ve pusulardan biz de haberdar olalım.)



Mehmet Ali Ağca
Serbest bırakıldığı Ocak ayından beri,  Ağca ile yatıp Ağca ile kalkıyoruz.
Yüce Türk basını sayesinde adamın bir tek osurmasından haberdar değiliz.
Az daha azimle neden olmasın ki?  Ha gayret!




Hrant Dink'in öldürülüşünün üzerinden 3 sene geçmiş.  Seneler ne kadar hızla akıp gidiyor...

Ve ne yazık ki bu ülkede yıllar hiçbir şeyi değiştirmiyor, zaman yaralara derman olmuyor. Hani okullarımızda bize, "Osmanlı'nın yetiştirdiği büyük adamlar" veya "Tarihimizdeki büyük insanlar" diye birilerini anlatırlardı ya. İşte Piri Reis, Mimar Sinan, İbni Sina, çeşitli matematikçiler, Hazerfen filan... Devletin hep elbirliğiyle yok etmeye çalıştığı bu adamların ölümleri, öldürülmeleri ve sürgünleri hiç anlatılmaz nedense... Aradan yüzyıllar geçmiş, ama aydınlanmış insanlara hala aynı muamele yapılıyorsa (ki yapılıyor);  gerçekleştirilen Cumhuriyet devrimleri gerçekten de o kadar büyük ve köklü değişimler miydi?   Bunu da bir tartmak lazım.



İstanbul'da Ocak sonundaki büyük kar yağışı sebebiyle, belediye halka sokağa çıkmama çağrısında bulundu.  Antalya'daki sel  ise tarım ve turizmi vurdu. Ekranlarda oluşmuş gölcükleri izlerken, bir vatandaşın bir ağacın dalına sıkıca tutunup cenin pozisyonunda bekleyerek saatler sonra kurtuluşunu anlattığı bir habere tesadüfen denk geldim.

Hep söylüyorum,  mimari ile medeniyeti birbirinden ayıramazsınız. Başkalarına "Örümcek kafalı" diyerek salt dış görünüş üzerinden aşağılayan bu Cumhuriyet seçkinlerinin ne kadar medeni olduklarını anlamamak için artık bakar kör olmak gerekiyor.
Bu arada bir yaşlı kadın da 7 saat boyunca mahsur kaldığı ağaçta kurtarılmayı bekleyip ölen yakını Mustafa Dolapçı için: "Defalarca yardım istemelerine rağmen Jandarma'nın gece hiçbir kurtarma girişiminde bulunmadığını, ne Akut'un ne Sivil Savunma'nın aranmadığını ve arama çalışmalarına kabul edilmediğini"  söyleyince;  aklıma Ümit Özgen olayı geldi. Tarih tekerrür ediyor.


Evlenme Programları
Türkiye evleniyor anacım!  7'den 77'ye herkesin dilinde bir EVLİLİK'tir gidiyor! Evlenin, evlendirin, everin sevgili insanlar! "Alın-verin, ekonomiye can verin!"
Çeyizler, yeni dolaplar, yeni eşyalar ve yeni arabalarla  ev'lenin!

Boşandınız mı? Vah vah! Üzülmeyin, televizyonda sizin için evlenme programları var. Ben evlenmezsem, sen evlenmezsen nasıl şahlanır bu Anadolu kaplanları dimi kuzucuklarım?



Bir albay intihar etti
İzmir'de  askeri lojmanda ölü bulunan  Deniz Kıdemli Kurmay Albay  Berk Erden'in cenazesi askeri tören ile Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi. Albay'ın, eşinin yasak aşkıyla ilgili bir internet sitesine yüklenen görüntüler nedeniyle beylik tabancasıyla başına ateş ederek intihar ettiği iddia ediliyor.



Ocak ve Şubat 2010'daki  diğer gelişmeler:


Hiç yorum yok: