25 Temmuz 2016 Pazartesi

 DARBE mi  İÇ SAVAŞIN AYAK İZLERİ mi?


Sıradışı ve riskli bir  "kalkışma"nın  yaşandığı
15 Temmuz 2016 Cuma gecesi  darbe girişiminin ertesinden  hepinize selamlar.

O gece, sabahın ilk ışıklarına dek toplum olarak ayakta olduğumuz, uzun ve dualarla dolu bir gece idi. Bendeniz çevremden ve başta Twitter olmak üzere sosyal medyadan gelişmeleri almaya ve olabildiğince paylaşmaya çalıştım.
Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün jandarma tarafından kapatılması ile başlayan süreçte; Meclis'in bombalanması, Doğan Medya Center (CNN Türk ve Kanal D) binasının basılması ve yayın kesme (~03:45), Kuleli Askeri Lisesi kaynaklı çatışma, İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasında asker ve polis arası çatışma  (teslim olmak isteyen askerlerin darbeci komutan tarafından vurulması),... derken bir tankın insanları ezdiği bir görsele denk gelince devam edemedim artık.

Uzun laflar etmek istemiyorum. Saldırarak-Savaşarak düşmanın, herhangi bir terör örgütünün yapamayacağını; kendi ordumuz yaptı dün gece.
Türk askeri, Türk askerini vurdu. Devletin güvenlik güçleri birbirleri ile çatıştı.   (“Dost ara şu dünyada dost,  düşman içinden de çıkarmış.”)
Pek çok insan, (bence büyük bir gözükaralık ve cesaretle) meydanlara indi ve kumpasçılara karşı durdu. Tankların üzerine çıkıp askerin silahını alanlar ve canını bu yolda verenler oldu.

Yönetimden çok kereler gidip gelmiş rahmetli Süleyman DEMİREL, darbeler hakkında ölene kadar ketum kaldı ancak  "Halk oyuna sahip çıkmadı"  diye sitem ederdi hep.
Türkiye'de kısmen de olsa bir eşik aşıldı o gece. Tarihte ilk defa halkımız korku duvarını aştı. Erdoğan'ın sokaklara çıkma çağrısı ile  (hangi görüşten olursa olsun)
pek çok insan hem evlerinde kendi aralarında  hem sokaklarda darbelere dur dedi  ve  sokağa çıkma yasağına uyulmadı.
Camilerde sabaha dek (ve ertesi gün de devam edecek şekilde) Diyanet'in kararıyla süren salâ ve ezanlar ile moral desteği kurulmaya çalışıldı.
Başbakan Binali Yıldırım'ın  NTV'de  "Bu bir kalkışmadır"  demesinden az sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk'e akıllı telefonların görüntülü konuşma obsiyonu ile bağlanarak meydanlara çıkma çağrısı yaptı.  Ordu komutanları canlı yayınlara bağlanarak bu olayın emir-komuta zinciri içerisinde gerçekleşmediğini söyledi. Türk Polis Teşkilatı, resmi Twitter adresinden halkı meydanlara çıkmaya çağırdı.
(https://twitter.com/EmniyetGM/status/754078227690319872…)


«Darbe teşebbüsü» deniyor ama; asker ile vatandaşı karşı karşıya getirip kan döktürerek, otoriter bir yönetim ile yavaş yavaş iç savaşa giden yolu tetikleyen bir haydutluğu daha çok andırıyor bu.
Ak Parti'ye yaradı mı?  Muhtemelen evet.
Eğer bu konuda muhalefet geride kalıyor, sokaklara çıkmıyor, evden seyrediyorsa;  şimdi Erdoğan ve AK Parti güçlenecek diye şikayetçi olmak sadece acınası bir ezikliktir.
"Diyorlar ki, şeriatçılar sokakta korku salıyor.
Adam olsaydın da sen direnseydin darbeye? Nerde Gezide sokağa inen sanatçılar, gazeteciler!"  demiş Saygın Bedri Gider Facebook'ta.
Birileri darbelerden medet ummaya ve darbeci ümitlere sahip olmaya devam ettiği müddetçe,  halkın eğilimleri de değişmeyecektir. Bu durumda birileri de "Halkımız cahil!" gıygıyını çalmaya devam edecek demektir. (Ülke ve halk kaybetmeye devam eder.)


Allah beterinden ve tekrarından korusun.
"AKP ve CEMAAT bu ülkenin birikimlerini mahvetti" demiş birisi. (Özellikle bunların birisine yüklenip diğerini pamuklara saranlar da ayrı inceleme konusu.)
Paralelciler  "Ergenekon, Balyoz darbe planı, Askeri Casusluk Davası" filan diye birilerini ordudan uzaklaştırırken kendi planlarını yapıyormuş meğer. Öte yandan “Ne darbesi artık yeaa!” rehavetinin de cezalandırıldığını gördük. Ülkenin genetik kodları arızalı, her zaman tehlike mevcut.  Bunu siyasilerin iyi görmesi gerekir.

"Darbeye karşı duruştaki bu birliktelik yeni bir dönemin başlangıcı olur inşallah"  temennilerini çok görüyorum. Sabaha hayırla çıkalım, Rabbim bizi doğrultsun  diye dua ediyordum o gece.
Ülkemizi Suriye'ye çevirmek isteyen, zaten var olan terör ve gerilimi daha da artırmak için her yolu deneyenlere ve darbe ile bu toplumun üzerinden geçmeye çalışanlara elimizden geldiğince karşı duralım.





NOT:  Bir sürü şey yarım kaldı.
Ne daha darbe teşebbüsünün ilk konuşulmaya başladığı dakikalarda net şekilde karşı tepkisini ortaya koyan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den,  ne günler sonra sesi çıkan Meral Akşener'den, ne Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar çevresindeki şüphelerden,  ne savaş helikopterleri ile MİT binası ve kritik noktalardaki halka açılan ateşten ve sivil ölümlerden  (an itibarıyle 200 küsür sivilin öldüğü söyleniyor),
ne olayı zamanında Cumhurbaşkanı'na haber etmeyen  MİT'ten ve başkanı Hakan Fidan'dan,  ne de 15 dakika ile saldırıdan kurtulan Erdoğan'ın tatilini geçirdiği Marmaris'teki oteline yapılan tim baskınından...
Hatta ancak darbe yatıştırıldıktan sonra, ertesi gün "geç öten horoz misali" darbeyi yarım ağızla kınayan CHP ve HDP'den dahi bahsedemedim.
Bir sonraki yazımda, internet ve makale alıntıları ile darbeyi ele almaya devam etme niyetindeyim.

(Bu nasıl bir ülkedir ki,  ben artık gündemden bahsetmek istemedikçe öyle şeyler olmakta ki asla gözardı edemeyeceğimiz ve dahi tahmin dahi etmeyeceğimiz... Hayrolsun.)



EKLEMELER:


1 yorum:

Mustafa dedi ki...

Asker...Had evinize gidin...
vatandaş...Evimiz burası...burası bizim vatanımız...
vatandaş...bu köpeklerin oyununa gelmeyin, ben 12 Eylulu görmüş adamım...siz hepiniz bizim canımızsınız...bu yaptığınız yanlış...