31 Ocak 2013 Perşembe

Atanamayan Öğretmenler


Türkiye gündeminde öyle bazı konular vardır ki,  televizyon gazete gibi basın-yayın araçlarını takip etmeyip Gündem'den ısrarla kaçmaya çalışsan bile;  illa gelir bir yerde seni sobeler:  "Kaçamazsın!"

Kurban psikolojisi ile bıkkınlığı el ele insana yaşatan kişi ve konulardan bahsediyorum. Son yıllarda bu "yapışkan, ölümcül" başlıklar arasına  ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER  de eklendi.


Kabus gibi! Adeta her yerden atanamayan öğretmenler fırlıyor! (Zombiler)
Protestolar, yürüyüşler, gösteriler, tepkiler...  Sosyal medya üzerinde de özellikle gazeteciler ve bakanlar çember altında.  Ülkede ve Dünyada her ne olursa olsun,  talepleri hep aynı:  "Atanamayan öğretmenler atansın!" "Sesimizi duyurmamıza yardım edin!!",  "Koşulsuz atama!"...

90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde belki de hiçbir alanda eşi benzeri görülmemiş bir lobi faaliyetini, kadrosuz ÖĞRETMENLERİMİZ yürütüyor bugün.  Eğitim, modern eğitimin sorunları, Türk eğitim sistemi gibi alanlarda yoğunlaşan biri olarak; bu konuyu biraz daha genişleterek sanki bir kolaj çalışması gibi not alıcam burada.   (Kendime Notlar, İsteyen bakabilir)

Önce Twitter'dan birkaç alıntı:
Öğretmen atamaları meselesinden gına geldi artık. Atanamayan öğretmenler bu ülkenin tek sorunu olarak kendilerini görüyor  (@meryemgayberi)

Bu atanamayan öğretmenler kendilerini tıp fakültesi mezunu falan sanıyor galiba  (@myelinatedaxon)

Atanamayan ogretmenlerin yaptigi lobiyi Filistinliler yapmis olsa 1967 sinirlarini birakin, Abdulhamit mezarindan kalkip gelirdi.   (Ceren Kenar)


"Atanamayan işsiz öğretmenler" sorununa parmak basmak ve seslerini duyurabilmelerine yardımcı olması için kendisinden destek istenen  Hilal Cebeci'den samimi mizah.

  1. Yurt hayatımdan bilirim. En yan-gel yat bölümlerimizden biri Eğitim Fakülteleridir. Ve ne hikmetse, en çok "Atanamıyoruz, İşsiziz!!"  diye ağlananlar da bunlar.
  2. İngilizce konuşamayan Gazili İngilizce öğretmeni mi istersiniz, yoksa "Dört işlemde öncelik çarpma-bölmede miydi?" diye soran Matematikçi mi? (Bu "dört işlemde öncelik" sorusunu soran,  KPSS'ye hazırlanan Başkent Üni.li  mezun ve diplomalı bir Matematik öğretmeni.)
    Türkçe konuşamamasına rağmen ve basit bir kompozisyonu bile tek başına yazamazken, takdirname gibi onore edici bir belgeyle mezun olan Türkçe öğretmenlerimiz var bir de, atama bekliyorlar şimdi.
  3. Ankara'da mühendisler ve tıplılar olarak biz kütüphanede sabahlarken; öğretmen adayları Dizi, Evlilik programları, Yemekteyiz, Pazar Keyfi tadında mezun.
  4. Ve sanki memlekette işsizlik bir tek öğremenlikte var! Bu kadar boş ve istikrarlı bir lobicilik için de ancak Eğitim Fak.lı olmak gerekirdi gerçi.
  5. Slogan değil, gerçek. Eğitim fakülteli bir sürü tanıdığım var. Çoğu boş, bomboş... Yata yata okulu bitiriyorlar. Bu bölümlere verilen burslara yazık!


Bunları dile getirince bana tepki verenlere cevabım, sorularım ve tavsiyem:
  • Lütfen sizler benim gibi "ucuz" olmayın ve yan gelip yatarak kendi alanında bile pek bir şey bilmeyen bu hocalara çocuklarınızı emanet ederek huzur içinde olun.
  • 1 kez olsun kendinize sorun: Eğitim Fakülteleri'nin ne ayrıcalığı var?
  • Belli ki çoğu alanda olduğu gibi, Eğitim Fakültelerine bağlı haddinden fazla bölüm açılmış üniversitelerde. Çok fazla kontenjan ve çok sayıda mezun olması sebebiyle, her isteyen devlette kadro bulamıyor.  Aynı diğer pek çok meslek alanında olduğu gibi...
  • Öyleyse şu bakış açısının anlamı nedir:
    "Bir sürü insan işsiz ama sorun yok, yeter ki amman şu Eğitim Fak.lılar zırlamasın!
  • Siz iş arayan mühendislerin, öğretmenler gibi "İşsiziz!" diye ağlandığını gördünüz mü?  Ağustos böcekleriyse hep zırıldanır.
  • Ben bunları söyleyince,  Mars'tan bağlandığından şüphe ettiğim biri şöyle demişti bir tartışmada:  "Çünkü mühendis azlığı var Tr.de!"

    ....Asgari ücreti kabul etmesine rağmen işi olmayan mühendisler ülkesi burası. Hangi boyuttaysanız biraz da gerçek Dünya'yı görseniz? Özel sektörde/Sanayide çoğu mühendisin maaşı, saygıdeğer kadrolu öğretmenlerimizin burun kıvıracağı seviyelerde üstelik. İlave olarak çok daha uzun saatler çalışıp, senede genellikle 2 haftayı aşmayan tatil hakkına sahiptirler.
    Doktorlar, Eczacılar gibi meslek gruplarının sorunlarına ise hiç girmeyeyim bile!  Başlayınca bitmiyor çünkü.
  • "1 yılım Formasyon için gitti,  devlet bunun gereğini yapmalı!"
    diye isyanları oynayan biçare öğretmene bu sözüm:

    .........."Vah vah! Araştırın bakalım ODTÜ'den, Hacettepe'den, İTÜ'den 4 senede mezun olabilen kaç mühendislik öğrencisi var? Tıp fakültesi mezunları "Tıpta Uzmanlaşma Sınavı'na (TUS)" girer mesela,  o kadar yıllık eğitimden sonra başarılı olmak için deli gibi çalışarak...  Hiç duymuş muydunuz bunları?"

Türkiye'de hava atmak, gerçek başarıdan daha önemlidir. Yalan ve sahtekarlık ile saygınlık kazanılan bir ülkede, evet bu sözler saygısızlık gibi oldu.  Sonuçta her meslek gibi öğretmenler arasında da iyi örnekler vardır ve hep olacak. Ortalamadan ve çoğunluktan bahsediyorum ben burada. Eğitim fakültelerinde eğitim berbat. Öğretmenlik mesleği ve sabrına uygun olmayan,  ahlaken zayıf,  ama doğru dürüst bir puan alıp iyi bir bölüme de girememiş çoğu gerizekalının yata yata diploma aldığı ve sonrasında hayatında belki de ilk kez ciddi bir tempoyla çalışarak KPSS'ye hazırlandığı, yeterli puanı alamayınca (ki bazı branşlar için gerçekten yüksek bir puanı tutturmak gerekli) veya kadro açılmayınca zırlanan vasatların adresidir:  ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER!



@FurkanKatkak: Yirmi sene ogrenciydim, memlekette amele bile olamayan baltalar ogretmen oluyor.  Sittirin!
@tulay_demirci: "Size insan olmayi ogreticem" diyen ogretmenden korkarim. Bunu diyen insan ancak kibirli olmayi ogretebilir.

-Twitter'da denk geldiğim bir diyalog-
Fırat Erez: Gına geldi bu fazladan bir formasyon dersi almışların atanamayan öğretmen saçmalıklarından. Sen öğretmen değil üniversite mezunusun,  o kadar.
Av. Ebru Ekşioğlu: Devlet onlara "Formasyon alırsanız öğretmen olabilirsiniz"  taahhüdünü vermişti. Bu taahhüdün ifasını istemek en doğal hakları.
F.E.:  Biliyorum ama yılların birikiminin ve önceki iktidarların yükünün bu günküne yüklenerek çözümünü talep etmek ne kadar makul?
Av.E.E.: Her iktidar, vatandaşına karşı, hukuktaki "Kazanılmış hak" kavramı ile bağlıdır.
F.E.:  Evet ama her halkın de facto talebi de ülke kaynaklarının adil ve makul kullanımını devletten beklemektir.


PARA VEREN AKIL VERİR. Devlet ekmek kapısı ise, kimse kusura bakmasın demokrasi gelişemez. Padişahlık-Otoriterlik de bitmez. İşçisi, memuru, müteahhiti her kesim devletten geçinirse, demokrasi başka bahara... Belki de rüya,  yok yok serap!

‏@NToydemr: Üniversite gibi en özgür eğitim kurumlarını bitirenler  ne kadar da çok memur olmak istiyor?  (#Çelişki?)


"Milli eğitim nedir?"  üzerine bir karikatür. "Ideological apparatus of the state!"

@cravanart: Her bürokratik istihdam alanında olduğu gibi eğitim alanı da bir "çiftlik",  üstelik ideolojik kadrolaşmanın en sağlam yapılacağı yerlerden.


Doğruluk payını bilmiyorum ama, hayretler içerisinde şöyle bir habere denk geldim nette:
"Öğretmen yemini,  stajyerlikten çıkan her öğretmene ettiriliyor."
.........CHP'nin,  öğretmen atamalarını iktidara gelirlerse birinci vaat olarak vermesi boşuna değil yani.  (Böyle yüksek yeminleri, kalabalık içinde bir bir söylerken/dinlerken bu kadar sakin durmayı ben hiç başaramadım.  #İtiraf)


Yanda bir öğretmen adayının pankartını görüyorsunuz:
"Atanalım ki  Evlenelim."
(Bir konu da evliliğe bağlanmasaydı şaşardım zaten.)

Ocak 2013 gündeminden sıcak bir haber:  Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Gaziantep Nizip'te katıldığı bir açılış töreninde bir öğretmen, "Şubat'ta atama bekliyoruz" deyince Başbakan "Kusura bakmayın, ne söylediysek o olur. Başkası olmaz" yanıtını verdi. Bu lafın üzerine "Size oy yok!" diyen kişiye, "O oy senin olsun.  Al onu kendine sakla!"  (Video)  dedi.   (#Kibir?)

RTE'nin atanamayan öğretmenler için söylediği  'Oyun senin olsun' sözünü, 'Sorunlarınızı çözeceğiz' eyyamına bin kez tercih ederim.   (@icmihraklar)

'Devletten geçinmeli' statüsü verilmiyor diye oy vermeyeceğini söyleyen #ÖğretmenÇırağı; o maaşı devletten geçinmeyenlerin vergilerinden alacak.   (@hakk64)

Yoksulluk sınırı 3266 TL ise neden ayda 2500 TL maaşla "devlete kapağı atana" şanslı, torpilli falan diyorlar? İnsanımızın ikiyüzlülüğü bu işte: Aynı rakam işimize geldiğinde "torpilli piçin ballı maaşı"dır, işimize geldiğinde yoksulluk sınırı.   (@resatcalislar)


Tebaa kültürünü aşamamış halklarda  "Devlet = Statüko+Güç".
Devlet, sorgulanamayan Tanrısal onurlandırılma biçimi. Türkler buna tapıyor.  Ve  "Devlet bizi beslesin, atasın"  vs.

Ek olarak,  okullarda tek tip üniforma zorunluluğunun kaldırılması ve serbest kıyafetle eğitim gündemde. Karşı çıkanlar, hatta önlükle protesto yürüyüşü düzenleyenler dahi oldu  :)


2 yorum:

Adsız dedi ki...

Yazinizi okudum. Teknik egitim fakultesi bilgisayar ogretmeni mezunuyum. Gecemi gunduzume kattim mezun olabilmek icin. Sukur ki vaktinde mezun olabildim ancak 83 puan ile atanamadim. Ozel teknik liseler yaygin olsa kpss ile kendimi yipratmazdim. Cunku cok adaletsiz bir sistem. 50-70 puan ile atandiklari halde atama istiyoruz,atanamiyoruz diyen meslektaslarimi gordukce kpss yi birakasim geliyor.bu yuzden bi acidan bakinca size hak veriyorum. Devlete kapagi atmak dusuncesinde olanlar soylediklerinizi hakediyor. Ancak gonlunu bu ise vermis, zor branslardan mezun olmus(fizik,kimya,biyoloji,matematik,elektronik,elektrik,makine,bilgisayar vs) insanlari da bu metinle rencide etmek hos degil. Meslegimizin birkac sorunlu ciktisi olan kisiler uzerinden genelleme yapmak hos degil. Son birsey bir liseye ya da ilkokul birinci sinifa gidip ders anlatmayi tecrube edin. Zira cok zordur. Aileler kendi 3-4 cocugu ile zor ugrasiyor. Biz okulumuzda kac cocukla ilgileniyoruz. Gerek egitimi, gerek guvenligi olsun, cocuklarimiz okuldq bizler emanet.

canilecanan dedi ki...

Aslında benim tepkim daha çok "devlete kapak atma anlayışı"na ve atanamayan öğretmenler üzerinden genel olarak bu meslek dalı çevresinde yürütülen siyasete.. Elbette her mesleğin zorluğu vardır, hele de hakkıyla yapıldığında.

KPSS konusu ise ayrı bir garabettir. Ama hani bir mesel var, bilirsiniz: Deveye sormuşlar, "Neden boynun eğri?" diye. "Nerem doğru ki!" demiş.
İşte o hesap.