Selam. Neredeyse 1 aydan fazla bir zamandan sonra tekrar bir şeyler yazıyorum buraya, ki bu kadar aradan sonra kolay değil benim açımdan. Hatırlarsanız geçen ayki Blogger/Blogspot kapatma kararı sebebiyle bloglara erişim yasağı getirilmişti. Geçici çözümler bularak (DNS ayarları vs.) girmeyi başaranlarımız olsa da; açıkçası kendi adıma bir kopuş, böyle bir absürd yasakçılık anlayışından tiksinme halleri içerisindeydim. Bu süreçte blog yazarlığı ile aramda bir soğuma yaşadım.
Yazma işi böyle işte! Düzenli zaman ayır(a)mayınca kopuyor ve soğuyorsun. Bazen de şöyle oluyor: Diyelim ki yazmak istediğin çok şey var önünde, zamanın da var. "Hangisinden başlayayım, hangisine yoğunlaşayım?" kararsızlığından bir türlü başlayamıyorsun. Açıkçası durumum böyle.
Bu çekingenlik halini aşmaya çalışırken, ufak bir giriş olarak yakın zaman içerisinde ülkemizde hatırladığım internet yasaklarından biraz bahsetmek istiyorum.


Adı geçen ilgili siteleri kapatalım furyasında öncelikle AKP hükumetinin adı geçiyordu. Sonradan Atatürkçü Düşünce Derneği de bu yasaklara destek vermişti hatırlarsanız. ADD Başkanı Tansel Çölaşan'ın yorumu şöyleydi:
"Bizim için Atatürk bir demokrasi ve kadın özgürleşmesi sembolüdür. Bu ona saygı ile ilgilidir. Mahkemenin verdiği karardan rahatsız değilim."
Yani o da kapatılmalıdır diyordu ve bu hanım Danıştay Eski Başkanvekili!
(bkz: Gündem Haziran 2010-II)
2010'un sonlarına doğru, MÜYAP'ın "telif hakları" şikayeti ile müzik dinleme sitesi Fizy de kapatıldı.

Bu yapılanın, sırf içinde hırsız bir aile ikamet ediyor diye tüm mahallenin bütün giriş-çıkışların yasaklanmasından ne farkı vardı?

Twitter demişken: 140 harf kısıtlaması, "ben seni ekledim sen de beni ekle yoksa takipten çıkarım" bakış açısı biraz sıkıcı. Dahası, okuduğunu anlamayan bir eğitimli güruh var gerçekten bu ülkede, onlardan kaçış yok. Bir de ulusalcılardan... Sanırım bütün interneti kaplamışlar:)
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder