Yeni bir güne başlarken, genelde bu blogda yapmadığım bir şeyi deneyeceğim: Paylaşmak, duygularımı.
........ Son aylarda anlamlı zamanları ve ilgimin aslan payını Twitter'a gömüyorum. Peki ne gördüm bu ortamda?
Geçenlerde Reşat Çalışlar şöyle bir örnek verdi mesela:
Buse Terim'in “Dostluklar sahte olduğu için hepimiz yalnızlaşıyoruz” anafikirli ve klişelerle dolu bir yazısı 1.500'den fazla RT almış. // Hangi dostluklar ne kadar sahtedir, kim ne kadar yalnızdır bunları bilemem ama
bu ülkede klişeler her zaman prim yapar bunu çok iyi bilirim.
Türkçe Twitter; birbirini okumadan karşılıklı ekleşenler, "Ekle beni ekleyeyim seni!" diyen boş muhabbetliler ve şişirilmiş fenolar odaklı. Marilyn Monroe fotolu FENO adayları... Aynı tweeti sanki kendisininmiş gibi elifi elifine paylaşan yüzlerce-binlerce hesap! (tvit hırsızlığı)
Bir sürü yalan haber... Bir sürü dezenformasyon... ........
Yine de güzellikler var tabii. Altın arar gibi aradıkça, değerli şeyler de bulunabiliyor.
Takibe alıp karşılıklı belli münasebetten sonra, duygusal bir tweet ertesi sessizce UNFollow edenler var bir de...
Halbuki hep duygu, iman, erdem, farkındalık tweeti atıyorlar.
Neredeyse hepsi Mevlanakolik, hepsi bir Yunus!
"Aştım oğlum ben bu mevzuları!" tipleri de var...
"Her şeyi yalnız ben bilirimciler" ise Twitter'da da baskın kalabalık güruh.
Galiba, terk etme konusunda başkalarından önce davranmayı becerebilmek gerek. Yoksa dünümde müsamaha ve sabır gösterdiğim hiçbir şey yok ki bugünümde canımı acıtmasın.
Velhasıl iletişim açısından gittikçe değersiz bir zemin gibi görünmeye başladı Twitter bana. Kendimizi kandırıyoruz; ünlü/aktivist/propagandist/gazeteci/reklamcı/siyasetçi/orospu (ruhlu) değilsen, burası anlamsız ve/veya faydasız.
Demek ki bazı insanların yıldızı düşük oluyor. Hımmm!
......Öyleyse: Olmuyorsa zorlamayacaksın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder