19 Şubat 2020 Çarşamba

 «BASKIN  BASANINDIR»

Hırsız ve utanmaz,  ahlâki değerleri önemsemeyen insanlarla dolu bir ülkeyiz. Ama her nasılsa, bu konularda eleştiri oklarımızı sadece siyasetçiye çeviririz.  İşte dün sanal ortamda yaşadığım bir olay:

Tamamen tesadüf eseri,  bir internet sitesi için Müzeyyen SENAR hakkında çok emek vererek hazırladığım uzun bir yazıdan, uzunca bir bölümün birebir kopyala-yapıştır (copy-paste) ile Ekşi Sözlük'e aktarıldığını gördüm.  Bunu yapan hesaba mesaj atarak,  hiç değilse kaynak göstermesini istediğimde  "kaynak: götüm"  diye bir mesajla teşekkürünü iletti.

Kaçıncıya aynı konu ve karşılaştığım benzeri karşı tavırlar.
Her şey insanda başlayıp insanda bitiyor gerçekten.
İnsan kalitemiz bu.
Zaten öyle olduğu için hep başkalarını suçlamayı seçiyoruz.


Küstahlık yapmayayım,  elbette yazdıklarımın okunması ve paylaşılması beni mutlu ediyor. Amaç bu değil mi zaten?
Ancak onlarca kez şahit oluyorum ki sayısız internet sitesi olsun, Ekşi Sözlük gibi platformlar olsun; birebir çok uzun alıntılardan sonra ne bir adımız anılıyor ne kaynak gösteriliyor ne link veriliyor. Kibarca iletişime geçip kaynak talebimizi ilettiğimizde ise gelen cevaplar genelde ya şu olaydaki gibi şeyler,  ya da umursamazlık.

Hatırlarsanız,  "ALLAH'ı YALNIZ CAMİDE HATIRLAYAN BİR TOPLUM"  yazımda da ülkemizdeki hırsızlık ve pişkinlik damarını örneklemiştim.  Her ortamda her alanda aynı hâl kendini hissettiriyor.  Değişen, gelişen, ümit veren bir ruh yok yani...

Zaten şu ülkede kafayı kuma gömüp yaşamayan hiç kimse ne stresten ne çirkeflikten kaçabilir. İnsan gibi olmak ayıp karşılanıyor burada. Alçakgönüllülük hor ve hakir görülüyor, zayıflık olarak değerlendiriliyor. Anca pislik gibi davranacaksın ya da forsunu kullanacaksın,  gücünle burnunu sürteceksin.

Güce ve paraya tapan, insani değerleri gelişmemiş, emeğe saygısı olmayan bu insanlar da sonra gelecek "internette", "sosyal medyada"  siyasetçi eleştirisi  yaparak boşalacak.
"Ek$i Sözlük çok bozdu be yeaaa!"  diyecek.

Gül Gül Öl!


3 yorum:

canilecanan dedi ki...

Kopyala-Yapıştır:  Özellikle bilimsel içerikli konularda yalan yanlış bilgilerin hem de ödev sitesi, fen bilimleri sitesi, bilimsel yayın yapan ortam vesaire üzerinde bolca bulunmasının nedeni. Yarı doğru yarı yanlış bir metni bilimsel bir siteye yaz, diğerleri zaten kopyala-yapıştır ile tüm internet ortamına (kaynak da vermeden) yayacak ve olaylar gelişecektir.

Unknown dedi ki...

Kopyala yapıştır, emek hırsızlığı değildir.
Emek hırsızlığı olması için emek verilen şeyin çalınması gerekir.
çalmak: (sizin anlayacağınız dilden) bir şeyi sahibinden kesip kendine yapistirmaktır, yani transfer etmektir.

Bunda kopyala sistemi olduğu için dolayısıyla kopyalanan metin kaynaktan yok olup başkasına gitmiyor, aksine orjinali yerinde kalıyor...

Her şeye emek hırsızlığı demek kadar itici bir laf duymadım. Bırakın insanlar bir birinden faydalansın. eğer emek verilen metin, kişinin tapulu malı gibi davranılırsa insanların yaratıcılığı/hevesi biter.

Mesela,sizin sitenizden ben bilgileri kopyalayıp yapıştırdığımı farz edin. Bir gün benim emek vererek yazdığım bir şeyi sizde alın kopyala yapıştırın. Yeminler olsun ki egoma yenik düsmem. Al tepe tepe kopyala derim.

Kopyala yapıştır, hırsızlık değildir; kes yapıştır, hırsızlıktır.

İyi günler...

canilecanan dedi ki...

Bazı insanların  ahlâk   anlayışları çürümüş,  başkalarını da kendilerine uydurmak için bahaneler arar olmuşlar.
"Ben karınızla yattım,  ne sorun var ki?  Başkaları da benim karımla yatsa, yeminler olsun ki ego yapmam"  gibi okudum yorumunuzu...

Ayrıca okuduklarımızı anlama sorunu yaşadığımızı her zaman söylüyorum.  Bizim toplumda insanlar okuma-yazmayı öğreniyor;  ama okuduğunu anlamayı öğrenemiyor.

Ben kimsenin  "alıntı"  yapmasına kızmıyorum burada,  "kaynaksız alıntı"  yapmasına kızıyorum. Yani bütün yazıyı veya uzunca bir metni kopyala-yapıştır yapıyorsan,  kaynak belirtmelisin.
Kaynak; yazarın adı-soyadı veya metni aldığın yerin adresi olabilir.

Bu çok temel kuralları kafana göre sallayıp sonra da  EGO  falan gibi hedef saptırmacalar yapıp hırsızlıkla kendini var etmemelisin.  Kiranı ay sonu gelince ödemeli,  lokantada yediğin yemeğin parasını vermelisin.  Biraz aptala anlatır gibi oldu, özür dilerim.  Ama şart olduğunu fark ettim.