1 Nisan 2019 Pazartesi

 31 Mart 2019  Yerel Seçimleri


Evet, nihayet seçimler bitti. Son yıllarda o kadar çok referandumdu seçimdi diye sandığa gittik ki; iyice bir "seçim toplumu" olup çıktık. Tartışmalar, gerginlikler ve "Acaba seçimden sonra dolar ne olacak?" lafları bi bitmedi gitti!  İnşallah uzun bir süre artık seçim muhabbetleri kesilir.   Sonuçlara gelirsek:

Geçen hafta  "AKP nereye koşuyor?"  yazımda da değindiğim gibi, AkParti için özellikle büyük şehirlerde oy ve belediye kayıpları var. Eğer muhaliflerin bölücü,  yer yer ırkçı  ve Fetöcü açık destekleri olmasa idi; AKP çok daha büyük başarısızlığa uğrayacaktı.  Üstelik tabandan gelen "safları sıklaştıralım"  ruhundaki tepki oyları da olmayacaktı.

Yani kısaca özetlersek:  AKP'den kaçış var.  Ve daha önce yazdığım gibi "bu kafayla giderlerse bunun geri dönüşü de olmayacak."
Başta Başkanları olmak üzere;  "ayrıştırmacı,  bölücü ve dışlayıcı bir dil" ile,  sürekli bir kavgacılık ruhu ile bu sistemin sürdürülemez olduğunu da not düşmüştüm.



* A Haber ve niteliksiz yandaş medyanın kendisine faydadan çok zarar verdiğini görmemekte AKP.  Aynı şekilde kitlesi de bunu kabullenmek istemiyor.

* Gereken konuda kavga(lar) verilir,  her konuda her yerde tartışma ve baskıcılık kaybettirir.

*  Kibir ruhu hiç olmadığı kadar yükseldi.
   Ne Gezi olayları  ne 15 Temmuz  ne de son dönemdeki gelişmeler doğru okunuyor. Zaten bu kadar kibirle doğru sonuçları çıkarmak, çıkarılabilse dahi uygulamak çok zor,  hatta düş.

* Partinin içinden kaybetmesi için geliştirilen taktikler var. Doğru okumalar yapılamıyor. Cehalet ve kabalık baş tacı ediliyor. Dahası, seçmenleri "bizler-onlar"  "biz-siz" diye ayırmak kaybedişe giden yoldur ki bu durmadan  "CHP zihniyeti"  dedikleri şeyin felsefesidir aslında.

* Her eleştireni,  terbiyesizce laf edeni "evinden alma"lar, dinmeyen tazminat davaları, sıfır tolerans, sansür... Damatlar, dalkavuklar, çapsızlar,  yalakalar,  ücretli troller,  art niyetliler...
Ve tabi kahrolası "kraldan çok kralcılar"!

* "Yeni Türkiye"  lafı dillerden düşmezken,  yenilik ufkunun görünürde olmaması.

*  Çiftlik haline gelen belediyeler.
  Hesapsızlık  +  Tasarruf kültüründen yoksunluk  +  Yolsuzluklara karşı umursamama hali  +  Vizyonsuzluk  -->  Yozlaşma

* Tüketim odaklı ekonomi politikası.




Ankara sonucuna bakınca, rakibe belden aşağı vurmanın işe yaramadığı, hatta rakibe yaradığı, halkın bu tür davranışlardan hazzetmediği anlaşılıyor.  Alınacak bir temel ders var burada.
Atilla Yayla

Halk "beka sorunu" gürültüsüne kapılmamış. Halka salak muamelesi yapmakta CHP'yi bile geçmiş olabilir misiniz?    (Murat Soydan)

Hukuk devletine saygı gösterileceği ümidi verilse idi seçim sonuçları farklı olurdu.  Zararın neresinden dönülse kardır.  Gecikmesek iyi olur
Hüseyin Hatemi

Üsküdar İlçe Seçim Kurulu'nun oy çuvallarını topladığı spor salonunu basan AKP'li grup; muhalefet partilerinin görevlilerine, emniyet mensuplarına ve ardından yaşananları görüntüleyen kişiye saldırdı.  (video)
      (Bunu CHP veya HDP'liler yapsa "teröristler!!!" diye sosyal medyayı yıkarlardı.  İğneyi kendine çuvaldızı başkasına...)


Bu "dönemin" en büyük kaybedeni iki kanadıyla -AKP ve FETÖ- "İslamcılar" oldu.  Her ikisi de içerdeki ve bölgesel-küresel güç dengelerini yanlış okudu. Yutabileceğinden büyük lokma kopardı ve fırsatçı davrandı. Nihayetinde her ikisinin devri de bir şekilde kapanıyor.   (@hbk)

İmamoğlu'ndan esas dersi CHP çıkarmalı. Eski kafa ile marşlarla kazandıklarını zannediyorlarsa yanılırlar.  Aldıklarını verirler.
Ekrem İmamoğlu değişimi zorunlu dayatan bir ‘başarı/kazanım’. (@sefasr)

İstanbulda Chp kazanması Binali'den çok Anadolu Ajansının zoruna gitti. Halaaa söyleyemiyor garibim.   (Hüseyin Kadir)

      (Anadolu Ajansı'nın bu seçimlerde yaptığı kepazelikti. İlk anlardan itibaren jet hızıyla gelen veri akışı,  CHP büyük belediyelerde öne geçmeye başlayınca,  saat 23'ü az geçe bir anda bıçak gibi kesildi ve sabaha kadar da  -nedense-  bir türlü  gel(e)medi.  Hayret edilesi pespayelikler...)





Sonuçları toparlayalım:

-->   AKP  "üç büyükler"de  kaybetti.

--> "17 senelik iktidara,  yıpranmışlığa,  bu kadar baskıcılığa,  ekonominin şu haline,  bin türlü beceriksizliğe rağmen;  AKP yerel seçimlerde aldığı en yüksek oylardan birini aldı:  %44,4.  Ama tabii ki seçimin net olarak kaybedeni durumunda.

Cumhur İttifakı  (AKP + MHP)  %51'i geçti  ve  50 ilde kazandı.

--> Sahiller, kıyı kesimleri ve büyük şehirler ile diğer bölgeler arasında uçurum derinleşiyor.  (Büyük şehirler daha fazla muhafazakarlık ve kasabalılık kaldırmak istemiyor.)

--> Tarım dahil,  toparlayıcı ve yapıcı politikalar ufukta görünmüyor.

--> Doğu illerinde  AKP,  HDP aleyhine güçleniyor.

-->  Meral Akşener  ve  İyi Parti  saçmalığı net olarak kaybetti.
"Teröristler"  diye halkı selamlama,  "Mehmetçik hapiste!"  lafları,  leş bir dil ve  Suriyeli avcılığı...
(Parti için saçma dedim,  tabanı değerli.  Bakalım onlar ne yöne hareketler içerisinde olacaklar?)

--> Tunceli'de TKP'den aday olan kominist aday Fatih Mehmet Maçoğlu,  HDP'ye ve örgüte rağmen kazandı. Twitter'de bir söyleşisindan kısa bir video paylaşılmıştı,  umarım güzel işler yapar başkanlığında.

--> Oy kullanmayanları ve boykotçuları  "cadı"  ilan edip avcılığa başlamışlar Twitter'da.  Avcılık ata sporumuzdur!   :)

--> CHP'nin yamalı bohça halini ve ittifak rahatsızlığımı zaten daha önce yazmıştım,  onları geçiyorum.  Ak Parti açısındansa  "Aslında bu sonuçların izleri referandum ve genel seçimde silik olarak vardı,  ancak Tayyip Erdoğan bu mesajı okuyamadı ya da gereğini yapmak konusunda cesur davranamadı."  O da Özal'ın hatalı yolundan ilerliyor,  bakalım neler göreceğiz?




Recep Tayyip Erdoğan, yanlış okumalar yapıyor veya nefsini yenemiyor. Parti kitlesi ise kibir ruhuna girdi, bilerek oy düşmesine göz yummak gibi bir stratejileri yoktuysa anlamak zor.
Türkiye değişim ve dönüşüm isterken; yaşlı veya yıllardır siyasette ön plandaki adaylarda ısrar...
"Ben yaptım oldu!"  felsefesi!
Bir de Hürriyet'in desteği fayda getirmez. Her taraf yandaş olunca boy uzamaz. Ama anlatamıyoruz.
Herkes, her şey benim olsun,  "tek tip" olsun çılgınlığı!



Seçimlerden sonra Erdoğan  "Biz kendimizi yeterince anlatamadık."  dedi;
Bay Kemal'i  anlatmaktan kendini anlatmaya fırsat bulamadın ki!
(Nesrin Eren)

"tek şansı hepimizin Cumhurbaşkanı olmaktı, hırsına kapıldı yine, Akp Genel Baskanı olmayı tercih etti.  kaybettiği yerleri cezalandırmak niyetinde, yazık, leş kargaları bekliyor düşmesini, bu tavrı ile siyasi kariyerinin bitişini başlatmıştır."   (bir Facebook yorumu)

Ekrem İmamoğlu'nun mazbatayı almadan Anıtkabire gitmesi hatadır. Sayın Binali Yıldırım'ın daha sayım bitmeden zafer ilan etmesi,  AK parti il başkanı Bayram Şenocak'ın daha o gece Istanbulu AK partinin zafer pankartları donatmasıda çok büyük hatadır.
Bu iki hatayı da görmek lazım.
Ömer Turan


Bir tv programında  "İktidarın oyları niye düşmüyor?"  sorusuna Etyen Mahçupyan'ın verdiği yanıt kağıda aktarılmış,  aşağıda paylaşıyorum. (Teşekkürler  Feza Şişman)    (Resmin üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz)



Bir blog sitesinde,  seçim sonuçları ile ilgili dikkate değer bir yoruma denk geldim.  Dile getirilen her görüşe katılmıyorum açıkçası ama bazı bölümlerinden alıntılar yapmak istiyorum:

"31 Mart Yerel Seçimleri önemli bir başarı oldu. Başarıyı getiren ise yeni bir yaklaşımdı. --- Toplumu karşıt kamplara ayıran, bölücü, kendinden olmayanları ötekileştiren zihniyete bu kez prim verilmedi. Seçim ortamında birleştirici, barışçı bir zihniyet sergilendi.

Bugün sadece ekonomimiz değil, politik yapımız, hemen hemen tüm kurumlarımız derin bir kriz içinde. Hepsinin kökeninde kimlik bunalımımız yatıyor. (...) “En azından iki asırdan beri Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Türkiye’nin içinden çıkamadığı meşruiyet bunalımı milli kimliğimizi oluşturmaktadır zira bunca yıldır kimlik bunalımı yaşadığınızda o hal bunalım olmaktan çıkmış ve kimliğinizin ta kendisi olmuştur.“

Bugün dünya çapında artan karmaşıklık ve karşılıklı bağımlılık bizden açılmamızı—aklımızı, kalbimizi, irademizi açık tutmamızı—talep ediyor. Bugün politik olarak da her yerde  iki zihniyet  karşı karşıya geliyor:
Bir yanda insanların aklını kapalı tutma, onları cahilleştirme, kalplerini ötekilere karşı nefretle doldurma, iradelerini korkuyla köreltme peşindeki kapalı rejim yanlıları var. Öte yanda aklı merak ve ilgiye, kalbi merhamete, iradeyi cesarete açık tutmayı savunan açık toplum yandaşları yer alıyor.  31 Mart yerel seçimleri de öncelikli olarak bu iki zihniyetin karşı karşıya gelmesi şeklinde yaşandı."
Zülfü Dicleli  blog



Son olarak birkaç sene önceki bir yazımdan alıntı yapayım. Kimse umursamaz ama bulunsun burada da:
Hürriyet bir lideri veya siyasi partiyi desteklerse o hareket bundan zarar görür,  daha bunu anlamayanlar var.

EDIT:   Yazının altında yapılan ve benim de genişlettiğim çok güzel yorumlarla döküm zenginleştikçe zenginleşiyor.  Bir göz atın derim  ;)


10 yorum:

Muhammet Fidan dedi ki...

bu seçimin tek kaybedeni erdoğan ve üslubudur

Tolga Gündüz dedi ki...

Kimse kendisini kandırmasın.. Bu seçimlerin galibi CHP değil.. Kin, kibir ve şımarıklık kaybetti sadece.

canilecanan dedi ki...

İki alıntı:

"ak partiden soğuyan bir ak partiliyi,  sıradan bir chp'li
15 dakikada  fanatik bir akepeli  yapabilir."
Mutlu Bulut


"CHP. Önemli büyük kentlerde seçimi kazandı peki sorun bittimi?  Fanatiklere.Bagnazlara.Sorumsuzlara göre bitti.  Onlar takımı şampiyon olmuş ilkeller gibi mutlular.
CHP Eski CHP mantıgını aşmalı seçkinlerin.statükonun.düzenin partisi degil  gerçekten Halkın partisi olup eski CHP yi aşmalıdır.  CHP Henüz kadrolarıyla.görüş.düşünce.vizyonuyla  AK Partiyi aşarak Türkiyenin önüne yeni ufuklar açabilmiş bir parti degil.  Bu günkü başarısı Erdoganın ben bilirim havasında kimseyi takmayarak önünü görmeden gitmesine.  Sinsice ve sesisizce Cemaatları devlet kadrolarına yerleştirip ülkeyi cemaatcı dincilere teslim etmesine  ve yanlış politikalar sonucu ekonominin dar bogaza girmesine borçlu."
Mehmet Okan

Sami Erkurt dedi ki...

Yandaş medyaya çeki düzen verilmeli. Ülke TVde Turgay Güler İmamoğlu’nun oylarını en az 2 puan yükseltmiştir. Yandaş kültürü sorunlu

Davut Coşkun dedi ki...

Eğer bu seçimde kısmi bir muhalefet başarısı varsa bunun ilk sebebi itici iktidar medyası, bürokrasi, kanaat önderi ve siyasetçisidir. Nokta!

Adsız dedi ki...

Devletin başını tarafsız olmaktan çıkartıp,  partili yaparsanız,
devletin hiçbir kurumunun tarafsız olmasını bekleyemezsiniz.
İstisnasız hiçbirinin...
16 Nisan 2017de,  değil 52,  %2  bile vermeyecektiniz...
CEM TOKER



canilecanan dedi ki...

Twitter'da denk geldiğim bazı tvitlerden alıntılar yapmak istiyorum:

1 Soru:
17 yıldır İktidarsınız,  25 yıldır İstanbul/Ankara'yı yönetiyorsunuz.
Adalet Bakanlığı (Yargı) sizde,  MSB, İçİşleri, Ulaşım/İletişim (Güvenlik ve Asayiş)  hepsi sizde.
Buna rağmen  size  USULSÜZLÜK  yapılıyorsa,
siz İKTİDAR'ın ağlama hakkı var mı?!..
"Kem alatla Kemalat olmaz"
(@muvahhid21)


Bakanlık,  Başbakanlık,  Meclis Başkanlığı yapmış bir isimle  (Binali Yıldırım)  kendi kalende seçimden önce ilçe sakinleri dışında pek tanınmayan bir isme  (Ekrem İmamoğlu)  karşı kaybediyorsan,  eski defterleri karıştıran müflis tüccar hesabı geçersiz oylardan medet beklemek pek işe yaramaz.
(@Khan)


Başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin en büyük şehirlerini AKP'nin kaybetmesindeki önemli rolünüz nedeniyle,  çok teşekkür ederim  @turgayguler
Ali Gül


31 Mart seçimlerinin artçı şokları Erdoğan iktidarına zarar vermeye devam ediyor.  Seçim sonrası öyle dağınık, öfkeli, tutarsız,  neredeyse saçmalamaya varan bir tavır ortaya koydular ki,  seçim sonuçlarından çok daha büyük hasar verdiler kendilerine.  Ve bunu hala görmüyorlar
Nesrin Nas

Arzach - Şıvan Okçuoğlu dedi ki...

Bütün dünya bugün yayınlanan karadelik fotosuyla çalkalanırken,  gezegenin başka bir köşesinde, medeniyetlerin beşiği diye geçen bir coğrafyada en büyük dert;  ''İmamoğlu mazbatasını aldı mı?''

Bizi  ''uçuracağı''  söylenen  ''dünya liderimizin''  alayımızı soktuğu karanlık delik bu işte.

Adsız dedi ki...

Artık hamaseti, husumeti, coşkulu mitingleri asgariye çekip sorunlarımızı rasyonel zihniyetle tartışmalıyız.

Çağı yakalamak kolay değil.

Dün fabrika karşısında bir imparatorluk kaybetmiştik… Bugün karşımıza “yapay zekâ” geliyor!

Bundan önemli beka meselesi olabilir mi?

Feza Şişman dedi ki...

Uzaktan davulun sesi hoş geliyor galiba Davutoğlu'na.
Tek adam rejimine karşı yazı yazmakla politika yapmak ayrı hikayedir.